HABER MERKEZİ _ Independent Arabia ve AP dahil birçok medya kuruluşunda gazetecilik yapan Meryem Ebu Dekka, 25 Ağustos’ta Gazze’nin Han Yunus bölgesinde Nasır Hastanesi’ne düzenlenen saldırıda şehit oldu. Meryem, babasına böbreğini vererek ve oğlunun geleceğini garanti altına almak için onu uzaklara gönderecek kadar fedakardı.

Babasına göre Meryem, gazeteciliği çok seviyordu ve anneliğini ihmal etmiyordu. Baba Riyad Ebu Dekka, kızının tahlil yaptırıp böbreğini ona vermeyi planladığını ve başarılı bir ameliyat geçirdiklerini anlattı. Oğlu Gays’in ihtiyaçlarını gece yarısı bile karşılayacak kadar fedakâr biriydi.

Saldırı günü Meryem’e ulaşamayan baba, kızının Nasır Hastanesi’ne gidip saldırıyı belgelemeye çalıştığını ve sonrasında hayatını kaybettiğini öğrendi. Baba, “Bu saldırıyı hiçbir meşru gerekçe haklı kılamaz” dedi.

Kardeşi Neda Ebu Dekka da saldırı anını gözyaşlarıyla anlattı: “İlk saldırı olduğunda Meryem 3. kattaydı, ben aşağıdaydım. İkinci saldırı olduğunda çığlık atmaya başladım. Enkazın arasında onu aradım. Sonra kimliği belirsiz bir kadını beyaz bot içinde gördüm. ‘Benim kardeşim Meryem’ dedim. Belki yaşar diye ilk yardımda bulundum ama olmadı. Ellerimi boynuna, yara aldığı yere koydum. ‘Kalk’ dedim ama kalkmadı.”

Paris’te Filistin İçin Büyük Gösteri: “Gazze’de Soykırımı Durdurun”
Paris’te Filistin İçin Büyük Gösteri: “Gazze’de Soykırımı Durdurun”
İçeriği Görüntüle

Soykırım boyunca göçlerden ve kayıplardan dolayı Meryem çok yorulmuştu. Oğlu Gays’i babasının yanına gönderdikten sonra adeta çökmüştü, ancak işine devam ederek görevini sürdürdü. Kardeşi Neda, “O kadar yorulmuştu ki işini zorla yapıyordu. ‘Allah’ım beni yanına şehit olarak kabul et’ demeye başlamıştı. Allah ona acıdı ve onu bu hayattan kurtardı.” dedi.

Meryem’in oğluna bıraktığı vasiyet de yürek dağladı: “Benim için sakın ağlama, çalışkan ol, başarılı ol. Senin büyük bir iş adamı olmanı isterim. Büyüyüp evlendiğinde bir kız çocuğun olursa ona benim adımı ver. Sen benim sevdiğimsin, kalbim ve dayanağımsın, ruhum ve oğlumsun. Seninle başım dik durur.”