Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın 2025 yılı bitmeden Filistin Ulusal Konseyi seçimlerinin yapılacağını duyurması, Filistin siyasi sahnesinde sert tepkilere neden oldu. En güçlü itirazlardan biri, Filistin Direniş Güçleri İttifakı’ndan geldi. İttifak, yayınladığı bildiride kararı “ulusal uzlaşıdan yoksun bir oldubitti” olarak niteleyerek, Filistin davasının en hassas ve tehlikeli döneminde atılan bu adımı ağır bir dille eleştirdi.
Bildiride, Ulusal Konsey’in Oslo Anlaşması’nı ve FKÖ’nün mevcut siyasi programını esas alarak yeniden şekillendirilmesinin, Filistin halkının temel haklarına—özellikle dönüş hakkı, işgale karşı direniş ve toprakların kurtarılması hakkına—doğrudan bir saldırı olduğu ifade edildi.
İttifak, Gazze’de süren kuşatma, Batı Şeria’da artan yerleşim faaliyetleri, Kudüs’ün Yahudileştirilmesi ve Mescid-i Aksa üzerindeki bölme planlarına dikkat çekerek, bu ortamda atılan her adımın, birlik ve ortak direniş zemininde gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı.
Ayrıca bildiride, Filistin Kurtuluş Örgütü kurumlarının yeniden inşasının ön koşulsuz, katılımcı ve tüm Filistinli bileşenleri kapsayan bir ulusal diyalogla gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi. Bu sürecin, sadece içerideki değil, diasporadaki Filistinlileri de temsil etmesi gerektiği vurgulandı.
Filistin Direniş Güçleri İttifakı, Filistin’in hâlen ulusal kurtuluş aşamasında olduğunu hatırlatarak, gerçek bir ulusal birliğin yalnızca direniş temelli bir ulusal projeyle sağlanabileceğini ifade etti. Bildiride, uluslararası toplumun başarısız barış sürecine bel bağlamanın boş bir hayal olduğu, gerçek çözümün ise halkın iradesini esas alan bir direniş cephesi kurmaktan geçtiği belirtildi.
Mahmud Abbas’ın duyurduğu seçim kararında ise, Filistin Ulusal Konseyi’nin 350 üyeden oluşacağı, üçte ikisinin Filistin topraklarından, üçte birinin ise diasporadan seçileceği açıklandı. Seçim tarihini FKÖ İcra Komitesi Başkanı Abbas belirleyecek. Adaylardan, FKÖ’nün siyasi programına ve uluslararası yükümlülüklere bağlılık göstermeleri istenecek.
İttifak, bu şartların, farklı siyasi görüşlerin dışlanması ve FKÖ’nün halkın direnişini temsil eden bir yapıdan uzaklaştırılması anlamına geldiğini savunarak, tüm direniş güçlerini ve halkı bu tek taraflı yaklaşıma karşı birleşmeye çağırdı