Faydalı Bilgiler

Fetihte Tecelli Eden Emanet Ahlâkı: Güçlüyken Bile Sözünü Tutmak

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mekke'nin fethinde gösterdiği davranışla, emanete sadakatin yalnızca zayıfken değil, güçlüyken de gösterilmesi gerektiğini tarihe not düştü.

Abone Ol

Mekke'nin fethi, yalnızca bir siyasi zafer değil, aynı zamanda ahlâkın en parlak örneklerinin sergilendiği bir dönüm noktasıydı. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), bu fetihte ganimet almamış, aksine İslâm ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak için Mekke'nin zenginlerinden borç almayı tercih etmişti.

Mekke sulh yoluyla fethedildiği için, ganimet alınmasına izin verilmemişti. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.), orduya zırh ve para temin etmek üzere bazı Mekkelilere başvurdu. Kimi zenginler, zafer kazanmış bir kumandanın bu borçları ödeme zahmetine katlanmayacağını düşündü. Ancak Peygamber Efendimiz’in “el-Emîn” sıfatı, bu süreçte bir kez daha ortaya çıktı.

Hevâzin Gazvesi’nden elde edilen ganimetler, borçların tamamını ödemek için kullanıldı. Borcunu ödedikten sonra Allah Resûlü (s.a.v.), şu dikkat çekici ifadeyi kullandı:

Ödüncün karşılığı, teşekkür etmek ve onu ödemektir.
(Vâkıdî, II, 863; Ebû Dâvûd, Büyû’, 88/3562; Muvatta, Nikâh, 44)

Bu tavır, Peygamber Efendimiz’in sadece zayıfken değil, tüm güç elindeyken dahi adaletten ve emanete sadakatten sapmadığını gösterdi.

Ahlâkî Mesaj: Güç, Sınavdır

Bu olay, günümüzde sıkça sorulan “Güç elindeyken adil kalınabilir mi?” sorusuna tarihten bir cevap niteliği taşıyor. Zira Peygamber ahlâkı, yalnızca zayıflık zamanlarında değil, en güçlü anlarda bile adaleti ve emaneti önceleyen bir ahlâktır.

Fetih günü yaşanan bu hadise, “emanete sadakat”in ne kadar derin bir ahlâkî ilke olduğunu, tarih önünde açıkça ortaya koydu. O gün, Mekkeliler sadece bir şehri değil; Resûlullah’ın güvenilirliğini bir kez daha fethettiler.