SON NEFESTE “LÂ İLÂHE İLLÂLLAH” DEMENİN HAKİKATİ
Hayatın en kritik anı, son nefestir. O an, kişinin dünyadan âhirete geçiş yaptığı andır ve o an nasıl yaşanırsa, ebediyet öyle şekillenir. Ölüm döşeğinde söylenen söz, kulun ebedî yurdunu belirleyen en önemli işarettir.
Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, bu konuda ümmetine bir sır vermiştir. Buyurmuştur ki:
“Kimin son sözü ‘Lâ ilâhe illâllah’ olursa, cennete girer.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 16; Hâkim, Müstedrek)
Bu müjde, sadece bir söz söylemenin ötesindedir. Zira son nefeste “Lâ ilâhe illâllah” diyebilmek, bir ömrün özeti gibidir. Kalbin o kelimeyle dolu olması, dili zikirle meşgul olması ve kişinin Allah’a yönelmiş bir hâlde can vermesi gerekir.
TALHA’NIN HÜZNÜ, ÖMER’İN CEVABI
Bir gün Hazret-i Ömer -radıyallahu anh-, Talha bin Ubeydullah'ı mahzun hâlde gördü ve sebebini sordu. Hazret-i Talha, gözleri dolarak şöyle dedi:
“Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün:
‘Ben bir söz biliyorum; kim onu ölüm anında söylerse, o söz, onun amel defterine bir nur olur. Can verirken o söz vesilesiyle Allah’ın rızasına, rahmetine ve huzuruna kavuşur.’ buyurmuşlardı. Ama ben o sözün ne olduğunu soramadan Resûlullah vefat etti. Şimdi bu yüzden kalbim mahzun.”
Bu söz üzerine Hz. Ömer tebessüm etti ve şöyle dedi:
“Ben o sözü biliyorum. O, ‘Lâ ilâhe illâllah’tır. Resûlullah Efendimiz, amcası Ebû Tâlib’e de son nefesinde bu sözü söylemesini istemişti. Eğer ondan daha kurtarıcı bir söz olsaydı, elbette onu söyletmeye çalışırdı.”
(İbn Mâce, Edeb, 54; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 6)
KELİME-İ TEVHİD: SON ANDA BİR IŞIK
Bu hadis ve rivayetler, “Lâ ilâhe illâllah” sözünün ne kadar büyük bir mana taşıdığını gösterir. Bu cümle sadece bir kelime değil, bir hayat felsefesidir. O, kişinin Rabbiyle olan bağını özetleyen bir cümledir. Tüm sahte ilahları reddetmek ve sadece Allah’a yönelmek demektir.
Âlimler, hadiste geçen “Lâ ilâhe illâllah”ın “Muhammedün Resûlullah” ifadesini de içine aldığını belirtmişlerdir. Çünkü bu iki cümle birlikte “kelime-i şehâdet”i oluşturur. Gerçek tevhid, Allah’ı birlemekle birlikte, O’nun Rasûlünü de kabul etmekle tamamlanır.
BU KELİMEYİ SÖYLEYEBİLMEK NASİP İŞİDİR
Unutulmamalı ki, son nefeste bu sözü söyleyebilmek, dille değil kalple bağlıdır. Allah Teâlâ o âna kadar kulunun kalbini bu imanla sabit kılmamışsa, dili onu söyleyemez. Bir ömür boyunca bu kelimeyle yaşamak, onu kalpte yerleştirmek gerekir ki, o anda dile gelebilsin.
Ârifler der ki:
“Dilde zikir olmayanın kalbinde tevhid yaşamaz; kalbinde tevhid yaşamayanın dilinden son nefeste kelime-i tevhid çıkmaz.”
Bu yüzden hayatı boyunca zikirsiz, gaflet içinde yaşayan bir kimsenin ölüm anında “Lâ ilâhe illâllah” demesi kolay değildir. O söz, ezberle değil, imanla dile gelir. Çünkü son nefeste kişi, gerçekten bağlı olduğu neyse onu anar.
ALLAH’A TEVHİD ÜZERE KAVUŞMAK
Rabbimiz buyurur:
“Ey iman edenler! Allah’a, Rasûlüne ve size indirdiği Kitaba iman edin...” (Nisâ, 136)
Kelime-i tevhid, bu imanın özüdür. Bu cümleyle dünyaya gözlerini yuman kul, Allah’a saf bir kalple dönmüş olur. Rabbimiz, bu kullarına merhametiyle muamele eder.
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, bir başka hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Bir kulun kalbinde zerre kadar iman bulunursa, sonunda cennete girer.”
Ama bu iman kalpte yer etmiş, son nefeste de dile dökülmüşse...
DUALARIMIZDA NİYAZIMIZ BU OLMALI
Bir müminin her gün ettiği dualardan biri şu olmalıdır:
“Allah’ım! Son nefesimi ‘Lâ ilâhe illâllah, Muhammedün Resûlullah’ diyerek vermeyi bana nasip eyle. Ölüm anında dilimi bu sözle mühürle.”
Çünkü son söz neyse, insan onunla diriltilir. Ve insanın âkıbeti o sözle mühürlenir.