ABD Federal Kurumlarında Dini İfade Serbestisi Genişletildi: Tartışmalar da Beraberinde Geldi
ABD'de federal çalışanlara yönelik yeni bir uygulama, kamu kurumlarında dini ifade özgürlüğünün kapsamını yeniden gündeme taşıdı. Beyaz Saray tarafından yayımlanan bir nota ile kamu personelinin iş yerlerinde İncil, haç ya da mezuza gibi dini sembolleri masalarında bulundurabileceği ve inançları hakkında konuşmalar yapabileceği resmen duyuruldu.
Personel Yönetim Ofisi (Office of Personnel Management) tarafından yayımlanan yönergede, çalışanların “toplu dini ifade faaliyetlerine katılma”, dini sohbet etme ve inançlarını ifade etme özgürlüğüne sahip olduğu vurgulandı. Belgede, “Bir mola sırasında bir çalışan, inancının neden doğru olduğunu ve diğer kişinin inançlarını neden sorgulaması gerektiğini kibarca tartışabilir” ifadesine dikkat çekiliyor.
Eleştiriler Gecikmedi: Dini Tarafsızlık Tehlikede mi?
Yeni nota, dini özgürlüklerin anayasal güvence altında olduğunu pekiştirmeyi hedeflese de, bazı sivil toplum kuruluşları tarafından tepkiyle karşılandı. Özellikle Freedom From Religion Foundation (Özgürlükten Din Vakfı), belgenin Evanjelik Hristiyanlara ayrıcalık tanıdığı, diğer dinleri ise dışladığı görüşünü dile getirdi. Belgede İslam ya da başka inançlara dair herhangi bir örnek verilmemesi, dini tarafsızlık ilkesinin ihlal edildiği yönündeki eleştirileri güçlendirdi.
Yasal Zemin 1997’ye Dayanıyor
Aslında bu serbestiyetin temelleri, 1997 yılında dönemin başkanı Bill Clinton tarafından atılmıştı. O tarihte yayımlanan kararname ile kamu çalışanlarına dini görüşlerini paylaşma izni verilmiş; ancak bu paylaşımın, muhatap kişi tarafından rahatsızlık duyulması hâlinde derhâl durdurulması şart koşulmuştu. Yeni yönergeler ise bu prensipleri güncelleyerek genişletiyor.
Denge Arayışı: İnanç Özgürlüğü mü, Misyonerlik mi?
Yönergeyi savunanlar, bunun bireysel özgürlüklerin korunması adına önemli bir adım olduğunu savunurken, karşıt görüşte olanlar, özellikle kamu alanlarında dini tebliğ faaliyetlerinin artabileceği uyarısında bulunuyor. Eleştirmenler, kamusal işyerlerinde dini tebliğin “gönüllülük sınırını” aşıp baskıya dönüşme riskine dikkat çekiyor.
Dini özgürlüklerin korunması ile kamusal alanda tarafsızlık ilkesi arasındaki denge yeniden tartışma konusu olmuş durumda.