Türkiye’de yapılan bir sokak röportajı, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Röportajda genç bir kıza, olası bir İsrail-Türkiye savaşı senaryosu soruldu. Genç kızın verdiği yanıt, ülke gündemini adeta ikiye böldü.

“Kesinlikle girerdim sığınağa. Açıkçası hiç umurumda olmazdı. Çünkü biz ülke için çok şey yaptık. Okuyorum ama hiçbir yere gelemeyeceğim. Geleceğim yok.”

Bu sözler, sosyal medyada milyonlara ulaştı. Kimileri, bu tutumu "sorumsuzluk", "duyarsızlık" ve "vatan bilinci eksikliği" olarak yorumlarken, kimileri ise gençlerin içinde bulunduğu çaresizliğe dikkat çekti.

"Bir Ülkeye Aidiyet, Geleceğe Güvenle Olur"

Birçok yorumcu, gençlerin artık ülkeye güven duymadığını ve gelecek kaygısıyla yaşadığını vurguladı. Özellikle sınav stresi, işsizlik, liyakatsizlik gibi sorunların gençlerin ruh halini etkilediği görüşü öne çıktı.

İngiltere’den İran’a net mesaj: “Zaman daralıyor, yaptırımlar kapıda”
İngiltere’den İran’a net mesaj: “Zaman daralıyor, yaptırımlar kapıda”
İçeriği Görüntüle

“Bir ülkeye aidiyet hissi sadece marş söyleyerek olmaz; adalet, fırsat eşitliği ve umut gerektirir” şeklindeki yorumlar dikkat çekti.

Tepkiler Kadar Empati de Vardı

Genç kıza yöneltilen yoğun eleştirilerin yanı sıra, bazı kullanıcılar “O sözlerde haykırılan sessiz bir çığlık var” diyerek empati çağrısında bulundu.

“Yalnızca bireyi yargılamak değil, o ruh halini yaratan toplumsal tabloyu konuşmalıyız” diyenler, bu röportajın ülkenin gençlik politikalarına dair bir uyarı işareti olduğunu savundu.

Toplumsal Yansıma: Sessiz Bir Uyarı mı?

Uzmanlar, bu olayın yalnızca bir sokak röportajı olmadığını, genç nesillerin sistemle olan bağının zayıfladığını gösteren bir işaret olduğunu belirtiyor. Eğitime, istihdama ve gelecek umutlarına dair derin bir sorgulamanın artık kaçınılmaz olduğu görüşü öne çıkıyor.

Bu sokak röportajı, yalnızca bir cevabı değil, arkasındaki derin toplumsal yarayı tartışmaya açtı.