HABER MERKEZİ – Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Aşura’nın onuncu gününde yaptığı konuşmada direnişin sarsılmaz kararlılığını bir kez daha ilan etti. Kasım, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini "onur kırıcı ve aşağılayıcı" olarak tanımlayarak, Hizbullah’ın hiçbir şekilde işgali meşrulaştıran süreçlere katılmayacağını vurguladı.
“Bölgede işgali tanıyan hiçbir masa bize göre meşru değildir. Normalleşme bizim için bir zillet, bir ihanettir.”
“Teslimiyet diye bir kavram bizde yok”
Kasım, bölge halklarının direnişten vazgeçmeyeceğini, tehditlerin, saldırıların ve şantajların bu iradeyi kıramayacağını belirtti:
“Tehditlerle teslim olmayız. Saldırılar sürdüğü sürece, bizden silahlarımızı bırakmamızı ya da tutumlarımızı yumuşatmamızı kimse beklemesin.”
Kasım, ABD ve İsrail’in direnişi yok etmeye yönelik stratejisini şu sözlerle eleştirdi:
“Onların denklemi şu: ‘Ya teslim olun ya ölün!’ Ama biz bu denklemi çoktan çöpe attık. Bizim denklemimiz açık: Ya haklarımız, ya onların batılı!”
“Eğer direniş olmasaydı, İsrail Lübnan’ı işgal ederdi”
Aşura’ya katılımın bu yıl rekor düzeye ulaştığını ifade eden Kasım, bunun bazı kesimlerin ortaya attığı “direnişin halk desteğini kaybettiği” iddialarını boşa çıkardığını söyledi. Kasım şöyle konuştu:
“Eğer bugün İsrail Lübnan köylerine giremiyorsa, bu direniş sayesindedir. Direniş, halkımızın kalesidir. Bu emaneti bırakmak gibi bir niyetimiz yok.”
“Ateşkes ihlal ediliyor, müzakere için adım atılmalı”
Kasım, ateşkes süreciyle ilgili olarak da İsrail’in binlerce kez anlaşmayı ihlal ettiğini belirtti. Direnişin silahla ilgili müzakereye ancak belirli şartlar sağlandıktan sonra açık olabileceğini ifade etti:
“İsrail saldırılarını durdurmalı, geri çekilmeli, hava saldırılarını sona erdirmeli, esirler serbest bırakılmalı, yeniden imar başlamalı. Bu şartlar yerine gelirse, o zaman müzakere konuşulabilir.”
“Şartlar zor olsa da, kıvılcım sönmeyecek”
Konuşmasında İmam Musa Sadr ve şehit Seyyid Hasan Nasrallah gibi öncü isimlere atıf yapan Kasım, bugünkü direnişin bu büyük liderlerin başlattığı çizginin devamı olduğunu belirtti:
“Bu yol bir emanettir. Şartlar zor olsa da, bu kıvılcım sönmeyecek. Direniş bizim inancımız, halkımızın namusudur.”
