İslam’ın aile yapısına verdiği önem, tarih boyunca toplumların huzur ve istikrarını koruyan en temel unsurlardan biri olmuştur. Ancak bugün, ahir zamanın karanlık tablosunu andıran bir atmosferde, nebevî ahlâktan uzaklaşmanın neticeleri açıkça görülmektedir. Aile içi şiddetin artması, huzurun sarsılması ve nikâh kurumuna mesafenin büyümesi, İslam toplumlarının bile içine sızan bir bozulmaya işaret etmektedir.

Geçmişte, özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde dahi, aile kurumunun çatısı altında sabır, sadakat ve vefâ gibi değerler hâkimdi. Hanımlar, gelinlikle girdikleri yuvadan kefenle ayrılacak kadar aileye bağlı yetiştirilir; dergâhlar, aile içi problemleri çözmek için birer şefkat ve rehberlik merkezi olurdu. Aile büyükleri, gençlere sabrı, hoşgörüyü ve rıfkı (yumuşaklık) telkin ederdi.

Hz. Peygamber Efendimiz’in şu hadisi, bu anlayışın temelini teşkil ediyordu:

“Mü’minlerin îman bakımından en mükemmeli, ahlâkı en güzel olanıdır. En hayırlılarınız ise, hanımlarına karşı en güzel davrananlarınızdır.” (Tirmizî, Radâ, 11)

Mahalle sakinleri 2 yıldır kapalı olan yollarının açılmasını istiyor
Mahalle sakinleri 2 yıldır kapalı olan yollarının açılmasını istiyor
İçeriği Görüntüle

Ancak bugün, Batı menşeli ideolojik dayatmalarla geleneksel aile yapısı hedef alınmakta. Cinsiyetin anlamsızlaştırıldığı, sapkınlıkların normalleştirildiği bir süreç yaşanıyor. Bu gidişata yalnızca İslam dünyasında değil, Batı toplumlarında da tepkiler yükselmeye başlamış durumda.

Tanzimat'tan bu yana süregelen körü körüne Batı taklitçiliği artık yerini uyanışa bırakmalıdır. Aileyi yeniden Asr-ı Saâdet ruhuyla inşa etmenin zamanı çoktan gelmiştir. Bunun yolu ise, evlatlara İslam karakteri ve şahsiyeti kazandırmakla mümkündür.

Duanın da bir yön çizdiği üzere:

“Allah Teâlâ, ailelerimize; Âdem ve Havvâ, İbrahim ve Hacer, Muhammed Mustafa (s.a.v.) ve Hatice, Ali ve Fâtıma arasındaki muhabbeti, ülfeti ve sükûneti nasip etsin. Evlatlarımızı Asr-ı Saâdet’in bahtiyar nesilleri gibi salih ve şuurlu eylesin.” Âmin…

Aileyi kuşatan bu çağdaş cahiliye fitnesine karşı çözüm, ancak ilahi rehberliğe dönüş ve İslamî ahlakın yeniden ihyasıyla mümkündür.

Muhabir: Said Aydın