İsrail’in 2011 yılında hizmete aldığı ve özellikle Gazze’den gelen roket saldırılarına karşı etkili olduğu iddia edilen hava savunma sistemi “Demir Kubbe”, sık sık propaganda aracı olarak öne çıkarılıyor. Ancak sistemin teknik kapasitesi ve sınırları, resmi söylemlerin ötesinde ciddi tartışmalara konu olmaya devam ediyor.
Radarla Başlayan, Füze ile Sonlanan Bir Zincir
Demir Kubbe, kısa menzilli roketler, havan topları ve diğer hava tehditlerini durdurmak amacıyla geliştirildi. Sistemin kalbinde gelişmiş bir radar teknolojisi yer alıyor. Bu radar, havadaki roketleri tespit ediyor, ardından hedefin varış noktası hesaplanıyor. Eğer bu nokta yerleşim alanları ya da stratejik bir tesis ise, kontrol merkezi devreye giriyor ve “Tamir” adlı önleyici füze ateşlenerek tehdit havada imha ediliyor.
Ancak sistem her roketi hedef almıyor. İsrail Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına göre, eğer tespit edilen füze boş bir araziye düşecekse, sistem kaynak tasarrufu amacıyla müdahalede bulunmuyor. Bu durum zaman zaman İsrail kamuoyunda endişe yaratsa da, yetkililer “öncelikli tehdit” stratejisini savunuyor.
ABD Desteği Olmadan Yürüyemiyor
Demir Kubbe’nin teknoloji altyapısı İsrailli “Rafael” adlı bir savunma şirketi tarafından geliştirilmiş olsa da, projenin mali omurgasını Amerika Birleşik Devletleri oluşturuyor. 2011’den bu yana Washington, sistemin bataryalarının üretimi, önleyici füzelerin tedariği ve bakım maliyetleri için milyarlarca dolarlık kaynak sağladı.
ABD Kongresi’nin hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanadı, İsrail’in bu projesine büyük destek verirken, bu durum Amerika’daki bazı gruplar arasında da eleştiri konusu oldu. ABD Vergi Mükellefleri Derneği gibi bazı kuruluşlar, bu finansmanın “bir başka ülkenin savaşına dolaylı katılım” olduğunu savunuyor.
Zırh Delinir mi? İşte Zayıf Noktaları
Sistem her ne kadar etkili gibi gösterilse de, kusursuz değil. Haziran 2021’de Avrupa Politikaları Merkezi tarafından yayımlanan bir rapor, sistemin en ciddi zayıf yönünü ortaya koydu: Doygunluk saldırıları.
Bu saldırı tipi, aynı anda çok sayıda roketin farklı yönlerden fırlatılması anlamına geliyor. Böyle durumlarda, sistemin algılama, hedef tespiti ve müdahale kapasitesi sınırlı kalabiliyor. Uzmanlar, birkaç düzine roketin eş zamanlı ateşlenmesi halinde, Demir Kubbe’nin çok sayıda hedefi “kaçırabileceğini” belirtiyor.
Bu iddialar, özellikle Hamas’ın ve diğer direniş gruplarının son yıllarda uyguladığı taktiklerle örtüşüyor. Aynı anda birçok roketin fırlatılmasıyla, Demir Kubbe’nin kapasitesi test ediliyor ve zaman zaman ciddi açıklar veriyor.
Sadece Teknoloji Değil, Algı Savaşı da Var
İsrail yönetimi için Demir Kubbe sadece bir savunma sistemi değil, aynı zamanda bir psikolojik üstünlük aracı. Sistemin “etkinliği” ne kadar vurgulanırsa, halkın devlete olan güveni ve moral direnci o kadar yüksek tutuluyor. Ancak Gazze'den gelen yüzlerce roketin aynı anda fırlatılmasıyla sistemin çaresiz kalabildiği birçok örnek, bu propagandanın ötesinde farklı bir gerçekliği gün yüzüne çıkarıyor.