Faydalı Bilgiler

İslam’ı Doğru Anlamak ve Yaşamak İçin Atılması Gereken Adımlar

Allah yolunda olmak isteyen Müslümanlar, sadece ibadetlerle yetinmeyip, Kur’an ve Peygamber Efendimizin (asm) sünnetine tam teslimiyetle uymalı; çevrelerini de irşad etmeye gayret etmelidir. İslam’ı doğru anlamanın yolu, bu kutsal kaynaklardan hareketle, alimlerin rehberliğinde hayatı şekillendirmektir.

Abone Ol

İslamı yaşarken sadece kendi akıl ve mantığımızı esas almak yeterli değildir. Biz, Peygamber Efendimizin (asm) sünnetini rehber edinmeli ve O’nun ümmetine yaptığı tavsiyeleri hayata geçirmeliyiz. İslam; yalnızca teorik bilgilerden ibaret değil, uygulamaya dökülen, tam bir teslimiyet dini olarak karşımızdadır. Her insanın yaşına ve hayatındaki değişen şartlara bağlı olarak dini yaşayışında farklılıklar olabilir, ancak temel prensipler aynı kalmalıdır.

Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin (asm) hayatı İslam’ı anlamanın ve yaşamın temel kaynağıdır. Allah’ın emir ve yasaklarını içeren kutsal kitabımız Kur’an, O kitabı hayata taşıyan peygamberimizle birlikte, iyi Müslüman olmanın yolunu gösterir. Allah Teâlâ, Kur’an’da şöyle buyurur:

“De ki, eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Âl-i İmran, 3/31)

Peygamberimiz (asm) ise, Kur’an’ın tek başına tam anlaşılmayacağını belirtmiş ve sünnetinin Kur’an’ı açıklamada temel olduğunu ifade etmiştir.

Kur’an ve sünnetin yanı sıra, dini meselelerde ihtilafa düştüğümüz zaman güvenilir alimlere danışmak da önemlidir. Allah şöyle buyurur:

“… Eğer onlar peygambere ve aralarında dini yönden görüşlerine itimad edilen kimselere sorsalardı, işin içyüzünü öğrenirlerdi.” (Nisa, 4/83)

Bu sebeple, İslam’ın dört mezhebi ve alimlerin görüşleri bizim için önemli bir rehberdir.

İslam’ı doğru öğrenmek için öncelikle bu iki temel kaynağa, yani Kur’an ve sünnete, daha sonra da İslam alimlerinin bu kaynaklardan çıkardıkları hükümlere sımsıkı sarılmak gerekir. Başka dinler veya İslam’a zıt fikirler araştırılmadan önce, dinimizi sağlam ve doğru bir şekilde öğrenmemiz şarttır. Çünkü sağlam temeller olmadan dışarıdaki fikirler bizi sarsabilir. İyi bir inanç ve sağlam dini bilgi, bizi zarar verici yanlışlardan koruyacak maskedir.

Hakk’a ulaşmanın, hakikati bulmanın yolu Kur’an’a iman ve onun gereği ile amel etmekten geçer. Kur’an, Allah tarafından insanlığa gönderilen, bizi hem dünya hem ahiret saadetine ulaştıracak ilahi bir rehberdir. O, iman, tevhit, ibadet, kardeşlik, sevgi gibi temel esasları öğretir ve tüm İslami kurallar onun ölçüleriyle şekillenir. Kur’an dışındaki hurafeler, batıl inançlar ve kötülükler kesinlikle reddedilir.

Kur’an, her seviyeden insanı etkileyen, kalpleri tatmin eden, aklı ve gönlü aydınlatan eşsiz bir kitaptır. İnsan ancak Kur’an’ın rehberliğiyle kainatın sırlarını keşfedebilir, yaratıcısını anlayabilir. İman ve salih amellerin ölçüsünü bize gösterir. Hayatın karanlık yollarını Kur’an ve sünnetin ışığı ile aydınlatır.

Kur’an-ı Azimüşşan şöyle buyurur:

“Gerçekten bu Kur’an, insanları en doğru yola götürür.” (İsrâ, 17/9)

Tıpkı bir bilim dalında başarılı olmak için o bilimin kurallarına uyulması gerektiği gibi, hakikati bulmak için de Kur’an ve sünnetin düsturlarına sıkı sıkıya bağlanmak gerekir. Allah’ın zatını, sıfatlarını, hayatın anlamını ancak bu iki ilahi kaynak ışığında anlayabiliriz. İman hakikatleri, ibadetlerin ve ahlak kurallarının tamamı buralarda yer almaktadır. Müminler, inançlarını ve amellerini sadece bu iki rehbere göre gerçekleştirmekle yükümlüdür.

Sonuç olarak, bir Müslümanın iman ve ibadet dünyası, Kur’an ve sünnet ölçülerine göre şekillenmelidir. Beşeri her fikir ve iddia, bu ilahi kaynaklara göre tartılmalı, değerlendirilmeli ve ancak onlara uyulmalıdır. Böylece hem bu dünyada hem de ahirette saadete ulaşmak mümkün olacaktır.