İsrail'den Lübnan'a Emsalsiz Saldırı: Çağrı Cihazlarıyla 12 Kişi Hayatını Kaybetti!
İsrail'in Lübnan’da gerçekleştirdiği saldırı, şimdiye dek görülmemiş bir yöntemle binlerce sivili hedef aldı. İsrail istihbarat servisi Mossad’ın, Lübnan'daki Hizbullah üyelerinin eline geçen 5 bin çağrı cihazına yerleştirilen patlayıcıları eş zamanlı tetiklediği bildirildi. Bu saldırıda 12 kişi, aralarında iki çocuğun da bulunduğu siviller, feci şekilde hayatını kaybetti. Lübnan Sağlık Bakanlığı, 200'ü ağır olmak üzere 2 bin 750 kişinin yaralandığını açıkladı. Yaralananlar arasında İran’ın Lübnan Büyükelçisi Mucteba Amani de bulunuyor.
24 Saat Geçmeden Yeni Patlama: El Telsizleri de Hedefte
İlk saldırının şoku henüz atlatılamamışken, Beyrut’ta Hizbullah üyelerinin kullandığı el telsizleri de patlatıldı. Patlamaların, ölenler için düzenlenen cenaze töreninin yakınında gerçekleştiği ve yüzlerce yaralı olduğu bildirildi. İsrail istihbaratının, çağrı cihazlarının bataryalarına patlayıcı enjekte ederek bu saldırıları gerçekleştirdiği iddia ediliyor. Uzmanlar, cihazların uzaktan sinyalle tetiklendiğini ve büyük bir sabotaj zincirinin parçası olabileceğini söylüyorlar.
Dünya Güvende Değil: ‘Bu Bir Savaş Suçu’
Lübnan’ın BM Maslahatgüzarı, İsrail’in bu saldırılarını “savaş suçu” olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Lübnan Başbakanı Necib Mikati ile yaptığı görüşmede, İsrail’in saldırılarını kınayarak bölgedeki çatışmaları yayma çabalarının son derece tehlikeli olduğunu belirtti. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, “Bu anlayış karşısında dünyada hiç kimse kendini güvende hissedemez” dedi.
Saldırının Detayları: Uzaktan Sinyal ile Tetiklendi
İsrail, saldırıda kullanılan çağrı cihazlarına nitrogliserin bileşiği enjekte ederek onları birer ölüm makinesine çevirdi. Sinyalle tetiklenen bu patlayıcılar, cihaz bataryasını 210 dereceye kadar ısıtarak patlamaya neden oldu. Tanıklar, patlamalardan önce insanların ceplerinden duman çıktığını, ardından küçük patlamaların yaşandığını ifade ettiler.
İki Çocuk Hayatını Kaybetti
Lübnan Sağlık Bakanlığı, biri 10 yaşında kız çocuğu olmak üzere iki çocuğun saldırılarda yaşamını yitirdiğini duyurdu. Yaralıların arasında 200 ağır vaka bulunurken, toplamda 3 bin kişinin zarar gördüğü belirtildi. İran’ın Beyrut Büyükelçisi Mucteba Amani’nin de saldırıda yaralandığı ve durumunun iyi olduğu açıklandı.
İsrail'in Hibrit Savaşı: El Telsizleri Bile Hedefte
Saldırılar, İsrail’in yeni bir hibrit savaş stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Çağrı cihazlarının yanı sıra, Hizbullah’ın el telsizlerinin de patlatıldığı ve bunların aynı tedarik zincirinden geldiği öğrenildi. İsrail’in bu teknolojiyi sivil ölümlerine yol açacak şekilde kullanması, savaşın boyutlarını değiştirdi.
Siyonist Terör Eleştirileri ve Bölgesel Gerilim
Türkiye başta olmak üzere birçok ülke, İsrail’in saldırılarını kınadı. Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, saldırıları “Siyonist terör” olarak nitelendirirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in bölgedeki savaşı yayma çabalarının durdurulması gerektiğini vurguladı. ABD ise olayla bir ilgilerinin olmadığını açıkladı.
Türkiye Güvende mi?
Saldırının ardından Türkiye’de çağrı cihazı kullanımı ile ilgili güvenlik endişeleri ortaya çıktı. Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’de çağrı cihazlarının neredeyse hiç kullanılmadığını belirterek, bu konuda bir risk olmadığını söyledi. Ayrıca, Türkiye’nin siber güvenlik alanında dünyada ilk 10 ülke arasında olduğunu ve her gün yüzlerce siber saldırının engellendiğini vurguladı.
İsrail Ordusu Sınırda Hazır
İsrail’in saldırılarının ardından Lübnan ile gerilim tırmanırken, İsrail ordusu kuzey sınırına özel bir tümen kaydırdı. Lübnan’daki saldırıların devam edebileceği ve çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşebileceği endişesi artıyor.
Sonuç: Hibrit Savaş ve Küresel Güvensizlik
İsrail’in Lübnan’da gerçekleştirdiği bu saldırılar, sivilleri hedef alması ve dijital cihazları silah haline getirmesi nedeniyle dünya genelinde büyük bir tepkiyle karşılandı. Uzmanlar, bu tür saldırıların başka ülkelerde de benzer riskler yaratabileceği uyarısında bulunarak, İsrail’in savaş suçu işlediğini dile getiriyorlar. Saldırılar, sadece bölgesel bir mesele değil, küresel güvenlik açısından da yeni bir tehdit olarak görülüyor.