Gazze Direnişi, Dünyaya Hangi Dersler Verdi. Düşmanlarından Anlıyoruz Ne Kadar Büyük Olduğunu
Gazze Direnişi, Dünyaya Hangi Dersler Verdi. Düşmanlarından Anlıyoruz Ne Kadar Büyük Olduğunu
İçeriği Görüntüle

“Bugün Allah için ne yaptın?” sorusunun öncelikli alt başlıklarından biri de “Bugün Tefsirle, Siyerle ne kadar meşgul oldun” sualidir.” diyen Özkan Yaman, çağın problemlerine vahyin ışığında bakmanın ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

İşte o yazı:

Gündeme Kur’anla Bakmak

Herkesin haber müşterisi ve aynı zamanda bir haber merkezi haline geldiği şu garip zamanda Kur’an ve Siyer istinbatının zahmetinden güncel aksiyonun kolaycı yorumuna bir kaçış var.

Farklı vesilelerle dile getirdiğimiz hususu tekrar söyleyelim: Rivayet ve arka plan anlatanları başta olmak üzere eski tefsirler herhalde okunmadan olmaz. Yalnız, ister işâri ister dirâyet ister edebî ister ilmî-fennî isterse ictimâî veya başka türden olsun meâl ve tefsir sürekli yazılmalı ve okunmalı ki beşer yevmî karanlıklardan ulvî nura çıkabilsin.

“Bugün Allah için ne yaptın?” sorusunun öncelikli alt başlıklarından biri de “bugün Tefsirle, Siyerle ne kadar meşgul oldun” sualidir.

İbn-i Abbas radıyallahü anhüma’nın; "Devemin yularını kaybetsem Kur'an'da bulurum" dediği hakikati kim, nasıl kulak ardı edebilir?

Yoksa Âyet-i Kerîmelerde ısrarla vurgulanan “Kitabı kuvvetle tutma” veya “Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılma” emirleri nasıl vücud bulur?

“Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşiyor” diyen Üstad da yine “doğrudan doğruya Kur’an’dan alarak ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” diyen Merhum Akif de mevzu ne olursa olsun, değişen zaman ve zeminle beraber mutlaka onu, Allah’ın kelâmıyla tartmaktan bahsetmediler mi?

Abdullah ibn-i Mübârek (rh)’in Hacdan dönerken yolda rastladığı ve durumuyla ilgili her soruya âyetlerle cevap veren yaşlı kadının menkıbesini bilmeyen yoktur. Geçen aylarda Kur’an okuma yarışmasında küçük hafîze kız da kendisine söylenen her kelime için ilgili bir âyet telaffuz ediyordu. Belki bu kadar ileri seviye zor ancak her meselenin uzaktan da olsa vahiyle bir alakasını kuramamak, iman zaafından başka nedir?

Bugünlere hep edeple gelmiş müslüman bir memlekette havaların azıcık ısınmasıyla beraber -affedersiniz- sokaklar çıplaklık çukuruna dönünce şu âyeti hatırlamamak mümkün mü: “Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın.” (A’raf 27)

Ve bunca ten teşhirciliğine karşı; “Allah, gözlerin hain bakışını ve sinelerin neyi gizlediğini bilir.” (Mü’min 19) ve “Mümin erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır.” (Nur 30) şeklindeki uyarılar unutulabilir mi?

Dünyalık hırsının ve açgözlülüğün tavan yaptığı vaziyeti görünce kişi, meselâ şu ilâhi ikâzı nasıl terennüm etmez: “Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” (Âl-i İmran 14)

Ailenin sorumsuzluk, tahammülsüzlük, ilgisizlik ve fıtrattan uzaklaşma ile helâkete sürüklendiğine şâhit olup da “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim 6) emriyle ürpermemek olacak şey midir?

Medya yoluyla yahut festival gibi bahanelerle hayâsızlığın özendirildiği bir çirkeflik karşısında şu tehdit nasıl göz ardı edilebilir: “Müminler arasında ahlâksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyada ve âhirette can yakıcı bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nur 19)

Türlü ayak oyunlarıyla elde ettikleri makamlarda -argo tabirle- malı götürenlerden bazılarının rahatını, bazılarının da yakayı ele verip çamura battığını fark edince haydi şu âyet aklınıza gelmesin, mümkün mü: “Birbirinizin malını haksız yollarla yemeyin. Başkalarına âit bazı malları, günah olduğunu bile bile haksız yolla yemek için mevki ve makam sahiplerine rüşvet vermeyin.” (Bakara 188)

Ukrayna Rusya savaşının illâ ki çok yönü var. Fakat burada da hemen şu ferman-ı ilâhi zihnimizde parlamalı değil mi: "İşte kazandıkları günahlarından ötürü zâlimlerden bir kısmını diğer bir kısmının peşine böyle takarız." (Enâm 129)

Ve Gazze’de devam eden soykırımın bütün taraflarını adeta birebir ele alan binlerce Âyet-i Kerîme var. Filistin’in genç yaşlı, direnen, sabreden, sebat eden tüm izzetli müminleri onlarla şifa buluyorlar, onlarla bileniyorlar, ümitlerini ve şevklerini koruyorlar.

Elbette ki gâye, gelişigüzel milletin yüzüne âyet hadis okuyup onları kırbaçlamak değildir lakin her hadiseye, tefsirlere dayalı bir hikmetle bakmanın zarureti de ortada.

Mevlâ, Kur’andan mahrum bırakıp şaşkın ve avare bir halde Tih çölüne de tüh veyline de düşürmesin. Amin.