“Ey Gazze! Büyüklüğünü seninle savaşanlardan anlıyoruz…”
Ortadoğu’da bir avuç toprağın üzerindeki bir avuç insan, dünyanın en güçlü ordularına, en zengin devletlerine ve en sinsi ittifaklarına karşı dimdik duruyor. Ve bu gerçek, artık herkesin gözleri önünde yaşanıyor.
Küresel Saldırı Cephesi
Gazze’nin karşısına dikilenler sıradan düşmanlar değil. İsrail’in terör politikaları sadece Tel Aviv’le sınırlı kalmıyor. Siyonist etki alanı, Amerika’dan Avrupa’ya kadar birçok ülkenin yönetim katlarına kadar uzanıyor.
Amerika, uçak gemilerini ve nükleer denizaltılarını daha ilk günden körfeze sürerken; İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Avrupa devletleri de askeri ve diplomatik desteklerini açıkça ortaya koydu. Bu ülkeler, sadece sözle değil, milyarlarca dolarlık yardımlarla, silah sevkiyatlarıyla da bu savaşın tarafı hâline geldi.
Direnişin Adı: Gazze
Tüm bu güçlere rağmen Gazze düşmedi, diz çökmedi. Kassam Tugayları’nın cesareti, HAMAS’ın kararlılığı karşısında dev ordular sarsıldı. Bombalar yağdı, ambargolar sıklaştı, şehir yerle bir edildi ama bir avuç mücahit geri adım atmadı.
Gazze'nin bu tavrı sadece askeri değil, aynı zamanda ahlaki bir zaferdir. Savaş sadece toprak için değil, bir medeniyetin şerefini ve izzetini ayakta tutmak için veriliyor.
En Acımasız Düşmanlar İçeriden
Ancak Gazze’nin karşısına sadece dış güçler çıkmadı. Bölgedeki bazı Arap rejimlerinin tavrı, düşmandan daha sert oldu. Krallar ve diktatörler, siyonistlerden daha şiddetli şekilde HAMAS’a ve direnişe düşmanlık beslediler. Çünkü Gazze’nin ayakta kalması, onların saltanatlarını sarsacak bir sembol hâline geldi.
Bu yüzden trilyonları gözden çıkardılar. Medyalarını, istihbaratlarını ve diplomasilerini bu uğurda seferber ettiler. Firavunların önünde eğilirken, ümmetin onurlu evlatlarını ihanetle boğmak istediler.
Gazze Yenilmedi, Yenilmeyecek
Bugün Gazze için mağlubiyet asla söz konusu değildir. Çünkü onun karşısındaki güç ne kadar büyükse, onun direnişi de o kadar büyüktür. Galip olan sayıca çok olanlar değil, davası haklı olanlardır.
Unutulmamalıdır: Emperyalist düzen belki silahça, paraca üstündür; ama ahlâkî ve tarihî olarak büyük bir çöküş yaşamaktadır. Siyonizm belki hâlâ savaş uçaklarına sahiptir, ama itibarını çoktan kaybetmiştir.
Kardeşlerimize Mesaj
Gazze’nin yürüttüğü mücadeleyi hafife almayın. Gazzeli Müslümanları küçük görmeyin. Onlar sadece İsrail’le değil, onunla birlikte hareket eden onlarca ülke, kurum ve medya gücüyle mücadele ediyorlar.
Bugün bir kez daha açıkça görülüyor ki: Gazze galiptir, HAMAS galiptir. Çünkü onların karşısındaki güçler ne kadar zalimse, onların davası da o kadar haklıdır. Ve hak, her zaman eninde sonunda batıla galip gelir.
Gazze Direnişi, Dünyaya Hangi Dersler Verdi. Gazze Direnişi Dünyaya Ne Öğretti?
Gazze halkı, 21. yüzyılın en acımasız kuşatması altında tarihe direnç ve diriliş dersi verirken; Batı’nın ikiyüzlü politikaları, Müslümanların ise kendi yöneticileriyle sınavını gözler önüne serdi.
Gazze’de yaşananlar sadece bir savaş ya da abluka değil, aynı zamanda dünya insanlığına verilen büyük bir ahlaki ve politik derstir. Bombaların gölgesinde yazılan bu direniş tarihi; devlet adamlarından sivil halka, Batı’dan İslam dünyasına kadar her kesime ayna tuttu.
İşte Gazze direnişinin dünyaya verdiği temel dersler:
1. Devlet Adamlarına: Liderlik Bedel İster
Hamas liderleri, halk desteğiyle geldikleri meşru yönetim görevini, Batı’nın dayatmaları ve abluka tehditleri karşısında terk etmediler. Halklarından aldıkları güçle, siyaseti bir ikbal aracı değil, onurlu bir sorumluluk olarak gördüler. Yüzde 65 oyla seçilmiş bir iradenin tanınmaması, Filistin siyasetinde işgalci destekli atamalarla devam eden ikiyüzlülüğü gözler önüne serdi. Hamas, İsrail’in istihbarat, saldırı ve kuşatmasına rağmen geri çekilmeyerek “liderliğin asıl anlamını” tüm dünyaya gösterdi.
2. Dünya Halklarına: Direniş Sadece Silahla Olmaz
Gazze halkı, 7 Ekim sonrası başlayan ağır bombardıman, kıtlık, hastalık ve soykırım benzeri saldırılara rağmen 7 ayı aşkın süredir direndi. Onlar sadece fiziksel bir savaş vermediler, aynı zamanda küresel vicdana seslendiler. Bombaların altında, yıkıntıların arasında “insanlık” adına haykıran Gazze, sadece Müslümanlardan değil, farklı din ve milletlerden birçok vicdan sahibinden de destek buldu.
Bu süreç, işgalin ne kadar hukuksuz, direnişin ise ne kadar haklı olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.
3. Batı'ya: Demokrasi ve İnsan Hakları Sloganları Boşmuş
Gazze direnişiyle bir kez daha anlaşıldı ki; Batı'nın demokrasi, insan hakları ve özgürlük söylemleri kendi çıkarları söz konusu olduğunda askıya alınabiliyor. Filistin halkı, Batılı ülkelerin -özellikle ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın- İsrail’in her türlü zulmüne destek verdiklerini gördü. Sözde çekimser oylar, gerçek niyetin üzerini örtmeye yetmedi.
İsrail gibi bir devletin dinî fanatizmle işgal, katliam ve yıkımı sıradanlaştırmasına göz yuman Batı, kendi değerlerini inkâr ederken, Gazze direnişi onların maskesini düşürdü.
4. Müslüman Toplumlara: Uyanmak Zorundasınız
İslam dünyası ise bu süreçte ikiye ayrıldı: Sözle tepki gösterenler ve sessiz kalanlar. Gazze’nin vahşetle sınandığı günlerde, birçok Müslüman liderin Batı eksenli politikaların gölgesinde sessiz kalması, halklar nezdinde derin bir hayal kırıklığı oluşturdu. Sömürge kültürüyle şekillenmiş siyaset anlayışı, ümmet bilincine ket vurdu.
Müslüman halklar, yöneticilerinin bu çaresizliği karşısında kendi değerlerini ve hakikat anlayışlarını yeniden sorgulamak zorunda kaldılar.
5. Dünya Vicdanına: Gazze İstiklal Mücadelesidir
7 Ekim olayları, birçok Batılı yorumcu tarafından “plansız bir çıkış” gibi gösterilse de, Gazze için bu, bir “ya istiklal ya ölüm” savaşıydı. Direnişin verdiği mesaj açıktı: Varlığımızı yok sayanlara karşı teslim olmayacağız.
Bu tavır, sadece askeri değil, ahlaki bir duruştu. Ve bu duruş, insanlık adına bir istiklal beyanıydı.
Batı'nın Ezberleri Bozuldu, Yeni Bir Dönem Başladı
Gazze direnişi; Batı'nın üstünlük söylemlerinin, beyaz adam kibirinin, iki yüzlü insan hakları nutuklarının içinin ne kadar boş olduğunu gösterdi. Gazze, tarihe sadece bir trajedi olarak değil, aynı zamanda bir uyanışın kıvılcımı olarak da geçti.
Bundan sonra yapılması gereken, bu kıvılcımı büyütmek, Gazze’nin verdiği derslerle adaleti ve vicdanı önceleyen yeni bir dünya anlayışını inşa etmektir. Bu; sadece Gazze’nin değil, insanlığın geleceği için zorunludur.