Bebeklik depresyonunun genellikle 6. aydan sonra ortaya çıktığını ifade eden Yahşi, annenin vefatı, uzun süreli hastanede kalması, başka bir şehirde ya da ülkede ikamet etmesi, ağır fiziksel ya da ruhsal hastalığı gibi faktörlerin bebeklik depresyonunu tetikleyebileceğini vurguladı.
Depresyonun, beyindeki kimyasal dengesizliklerden kaynaklandığını ve bireyin hayata karşı mutsuz, keyifsiz ve isteksiz hissetmesine neden olduğunu belirten Yahşi, depresyonda olan kişinin olumsuz olayları abartılı bir şekilde algılayarak kendini suçladığını, gelecekle ilgili umutsuz olduğunu ve değersiz hissettiğini açıkladı.
Genetik faktörlerin depresyonun gelişiminde etkili olduğunu ifade eden Yahşi, ebeveynlerde depresyonun varlığının çocuklarda veya gençlerde depresyon riskini artırabileceğine dikkat çekti. Depresyonun belirtileri arasında isteksizlik ve tat alamama olduğunu belirten uzman, çocuklarda ve gençlerde depresyonun okul isteksizliği, düşük özgüven, fobiler, fiziksel şikayetler gibi farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini ifade etti.
Çocuklarda dil becerisinin yetersiz olduğu 7 yaş öncesi dönemde tanının koymakta zorlanılabileceğini belirten Yahşi, ancak çocuğun davranışları, tepkileri ve beden diliyle depresyon belirtilerini fark etmenin mümkün olduğunu ekledi.
Ailelere önerilerde bulunan Yahşi, çocuklara destek olmak için olumlu davranış değişiklikleri teşvik etmenin, düzenli uyku düzenine dikkat etmenin, güneşli havalarda açık havada zaman geçirmenin önemine değindi. Ayrıca, çocukların hoşlandıkları aktiviteleri tekrar yapmalarını teşvik etmenin ve gerekirse bilişsel davranışçı terapiye başvurmanın önemine vurgu yaptı.
Uzman, belirtiler hafif seyretse bile çocuk psikoloğuna, orta veya ağır depresyon durumlarında ise çocuk ergen psikiyatristine başvurulması gerektiğini belirtti.