HABER MERKEZİ – CHP’li belediyelerin rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları sürerken, her gün yeni bir skandal ve buna eşlik eden kriz iletişimi örneği gündeme geliyor. Son olarak Manavgat Belediyesi’nde baklava kutusunda taşınan rüşvet paralarıyla ilgili ortaya çıkan görüntüler, partideki savunma refleksini yeniden tartışmaya açtı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, görüntülere ilişkin yaptığı açıklamada “O baklavacı var ya, bir ay boyunca eğitmişler. Elimizde 32 saatlik görüntü var. Dakika dakika planlamışlar!” ifadelerini kullandı. Özel’in önce inkâr edip sonra “yapmışsa Allah belasını versin” dediği konuyu, en sonunda “ajanlaştırılmış” bir komplonun parçası olarak nitelendirmesi ise eleştirilere yol açtı.
CHP’nin krizi yönetmekteki bu zikzaklı dili eleştirilirken, kamuoyunda partinin yaşanan her skandalda aynı üç aşamalı yöntemi devreye soktuğu görüşü hakim: Önce inkâr, sonra lanetleme ve en sonunda suçu başka kesimlere yükleme.
CHP tabanının da bu söylem değişimlerine sorgusuz uyum sağlaması dikkat çekiyor. Özgür Özel’in açıklamalarındaki tutarsızlıklar, parti danışmanlarının her kriz için yeni bir senaryo yazmakla meşgul olduğu algısını güçlendiriyor.
Geçmişte de benzer durumlarda dini gruplar, tarikatlar veya muhafazakâr kesimler hedef alınarak gündem saptırılmaya çalışıldığı hatırlatılıyor. Bu stratejinin artık toplum nezdinde inandırıcılığını yitirdiği vurgulanıyor.
CHP’nin “ajanlaştırma” iddiası, Kemalist çevrelerin zaman zaman başvurduğu klasik bir taktik olarak yorumlanırken, bu yöntemlerin gerçek sorunları perdeleme çabasından ibaret olduğu görüşü öne çıkıyor.
Eleştirmenler, eğer gerçekten 32 saatlik görüntü varsa, bunun kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini, aksi takdirde yapılan açıklamaların siyasi manipülasyondan öteye geçmeyeceğini savunuyor.