HABER MERKEZİ – Belçika'da Flaman bölge mahkemesi, Anvers Limanı’nda tespit edilen şüpheli bir sevkiyatın ardından işgalci siyonist rejime yönelik askeri ekipman ihracatını yasakladı. Mahkeme, Flaman hükümetine sevkiyatların engellenmesi ve her yasa dışı aktarım için 50 bin avro para cezası uygulanması yönünde bağlayıcı karar verdi.
Bu karar, Haziran ayında dört Flaman sivil toplum kuruluşunun açtığı dava sonucu alındı. Dava dilekçesinde, işgalci rejimin Gazze Şeridi’nde işlediği savaş suçları gerekçesiyle askeri desteğin tamamen durdurulması talep edilmişti.
Davayı açanlardan biri olan “Vredesactie” (Barış Eylemi) adlı kuruluşun koordinatörü Lichen Ullmann, Euronews’e verdiği demeçte, Anvers’te ele geçirilen konteynerlerde “konik makaralı rulman platformları” bulunduğunu belirtti. Ullmann, bu parçaların tank ve zırhlı araç üretiminde kullanıldığını ve doğrudan “Ashot Ashkelon” adlı İsrailli şirkete gönderildiğini açıkladı. Söz konusu şirketin, Gazze'deki sivillerin üzerine ölüm yağdıran Merkava tanklarının tek tedarikçisi olduğuna dikkat çekti.
Belçika, aslında 2009'dan bu yana işgal rejimine silah ihracatını yasaklamış durumda. Ancak uygulamada, bölgesel hükümetlerin sevkiyatları tam anlamıyla denetlemediği ortaya çıktı. Brüksel’deki mahkemede gündeme gelen detaylara göre, Flaman hükümeti sadece taşıyıcı firmaların beyanları doğrultusunda işlem yapıyor; aktif bir denetim mekanizması işletilmiyordu.
Mahkeme kararı, bu uygulamaya da son verilmesini emrediyor: Her türlü askeri sevkiyat engellenecek ve takip edilmeyen her kargo ağır para cezasıyla karşı karşıya kalacak.
Uluslararası tepki ise büyüyor. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, bugün yaptığı açıklamada, hükümetin, Gazze Şeridi'nde kullanılabilecek hiçbir askeri teçhizatın işgal rejimine ihracatına izin vermeyeceğini ve bu yasağın ikinci bir emre kadar geçerli olacağını duyurdu. Merz, işgalin Gazze’deki planlarının “uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiğini” ifade etti.
Bu gelişmeler, Avrupa kamuoyunun giderek daha fazla Filistin halkının haklarını savunan bir çizgiye yöneldiğini gösterirken, siyonist rejime verilen askeri desteğin meşruiyeti de ciddi biçimde sorgulanıyor.
