Ilim & irfan

Tesettür: Kur’an’ın Sesiyle Şekillenen İffet.

Kur’ân, tesettürü bir sınır değil, bir şeref; bir örtü değil, bir kimlik olarak anlatır. Tesettür, kadını yüceltir; erkeği edebe çağırır.

Abone Ol

Tesettür, sadece bir giyim tercihi değil, Kur’ân’ın inzal ettiği ilahi bir terbiyedir. O, kadını cinselliğin nesnesi olmaktan çıkarıp, vakar, izzet ve mahremiyetin timsali kılar. Tesettür, yeryüzünde Allah’a kul olma şuurunun kıyafete bürünmüş hâlidir. Ayet ayet işlenmiş bu edep mirası, çağlar üstü bir sükûnet ve onur çağrısıdır.


Kur’an-ı Kerim’de Tesettürün Ayetlerle Yeri

1. Nûr Suresi 30. Ayet: Erkeklere Edep

"قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ۚ ذَٰلِكَ أَزْكَىٰ لَهُمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ"

"Mümin erkeklere söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar. Bu, onlar için daha arındırıcıdır. Şüphesiz Allah yaptıklarından haberdardır." (Nûr, 24/30)

Tesettür sadece kadının meselesi değildir. Kur’ân, önce erkeğe yönelir. Onun gözünü yere indirmesini, bakışlarında ar damarı, iffette sebat göstermesini ister. Çünkü bir toplumun iffeti, yalnızca kadınların örtüsüne değil, erkeklerin bakışına da bağlıdır.


2. Nûr Suresi 31. Ayet: Kadına İzzet Elbisesi

"وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا ۖ وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّ"

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, kendiliğinden görünen kısmı dışında ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar." (Nûr, 24/31)

Ayette geçen "خُمُر" (hımar) kelimesi, başı örten örtüdür. Cenab-ı Hak, bu örtünün yakalara kadar uzatılmasını emrederek sadece başı değil, kadının iffetini, mahremiyetini, vakarını örtmesini istemektedir. Tesettür, kadın için bir eksiltme değil, bir yükseliştir. O, ziynetin değil, kişiliğin görünmesini sağlar.

3. Ahzâb Suresi 59. Ayet: Tanınma ve Korunma

"يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَابِيبِهِنَّ ۚ ذَٰلِكَ أَدْنَىٰ أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا"

"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: Dışarı çıktıklarında dış giysilerini (cilbablarını) üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için daha uygundur. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Ahzâb, 33/59)

Kadının tesettürü, onun tanınması içindir; yani kimliğini iffetle ortaya koyması için. Aynı zamanda incinmemesi, tacize maruz kalmaması içindir. Ayetin sonu ise bir müjdeyle biter: Allah affedicidir, rahmet sahibidir. Bu, tesettürde eksiklik olmuşsa bile umutsuzluğa yer olmadığını gösterir.


Tesettür: Kalbin Örtüsü, Bakışın Edebi

Tesettür sadece bedene ait bir örtü değil; kalbi giydiren, bakışı terbiye eden, hayâyı yaşatan bir iman libasıdır. O; gözde sakınma, dilde nezaket, davranışta vakar, kıyafette sadeliktir. Tesettür, dıştan içe bir edep devrimidir.

Kur’ân’ın bu çağrısı sadece 7. yüzyıla değil; 21. yüzyılın betonlaşmış kalplerine de seslenir: “Ey insan! Kendini ucuz bakışların değil, Allah’ın nazarının değdiği bir izzette yaşat!”