İmam Şafiî'nin rivayetine dayanan bir tartışma, kadının kocası vefat ettiğinde iddet, nafaka ve varislik hükümlerini inceliyor. Hibban İbn Munkiz'in emziren eşini boşaması ve ardından gelişen olaylar bu meselelerin anlaşılmasına ışık tutuyor.

Değerli Okuyucular,

Kocası vefat eden bir kadının iddet, nafaka ve varislik durumu, İmam Şafiî'nin rivayet ettiği bir hikayenin etrafında şekilleniyor.

Rivayetin Kaynağı ve Değerlendirilmesi:

İmam Şafiî'nin rivayet ettiği bu hikaye, fıkıh alimleri arasında tartışma yaratmıştır. Ancak, rivayetin sıhhati konusunda kesin bir hükme varılamamıştır. İmam Şafiî, rivayeti Said b. Salim > İbn Cureyc > Abdullah b. Ebû Bekir isnadıyla eserine almıştır.

Bu rivayet, Hz. Hibban’ın emziren eşini boşamasını ve ardından karısının iddet sürecini detaylandırır. Hikaye, eşinin ölümü halinde kadının mirasçı olup olamayacağına dair bir hüküm aramaktadır.

Olayın Hz. Osman'a intikal etmesiyle, Hz. Ali ve Zeyd'in de görüşleri alınmıştır. Hibban, aldığı hükme göre hareket ederek karısının çocuğunu alır ve emzirme kesildikten sonra karısı hayız görmüştür. Hibban'ın ölümünden sonra, karısı vefat iddeti bekleyerek Hibban’ın malına mirasçı olmuştur.

Özgüvenli Çocuk Yetiştirmenin Temel Kuralları Özgüvenli Çocuk Yetiştirmenin Temel Kuralları

Fıkhi İhtilaflar ve Sonuçlar:

Bu rivayet, farklı fıkıh mezhepleri arasında çeşitli ihtilaflara neden olmuştur. Özellikle, emziren kadının iddet süreci ve ölen kocasının malından miras alma hakkı konularında farklı görüşler belirir.

Özetle, maliki ve bazı hanbeli alimler, emziren kadının iddetinin hayz geri dönecek kadar beklemesi gerektiğini savunurken, hanefi ve şafiî alimler iddetin belirli bir süreye tabi olduğunu öne sürerler.

Kararname ve Hukuki Etkileri:

1917 tarihli Hukuk-ı Âile Kararnamesi, iddet süreciyle ilgili hanefi ve maliki mezhepleri arasında bir denge sağlar. Ancak, bu kararname diğer İslam ülkelerindeki kanunları da etkilemiştir.

Sonuç ve Önerilen Hükümler:

Kadının iddet beklerken kocası vefat ederse, onun malına varis olur. Ancak, bu durumda belirli nispetlerde miras hakkına sahip olabilir.

Ölen kocanın malından mesken ve nafaka talep etmek isteyen kadının durumu farklı mezheplere göre değişiklik gösterir.

Bu meseleler, İslam hukuku ve fıkhı içinde önemli bir yer tutar ve farklı görüşlerin incelenmesiyle daha kapsamlı bir anlayış sağlanabilir.

Kaynaklar ve İlave Bilgi:

İmam Şâfiî, Müsned, 3/12; Muvatta, 610; Abdurrezzak b. Hemmam, el-Musannef, 6/340; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 7/688.

Evliliğin Sona Ermesinin Sonuçları: İddet ve İddet Nafakası

Evliliğin sona ermesi, boşanma veya ölüm gibi sebeplerle gerçekleşebilir. Bu durumda, evliliğin sona ermesinin önemli sonuçlarından biri, kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreyi içeren "iddet" kavramıdır. İddet, kadının önceki evliliği sona erdikten sonra beklemesi gereken süreyi ifade eder. İddetin amacı, kadının hamile olup olmadığının anlaşılmasına olanak tanımak ve toplumda kötü zanda bulunmanın önüne geçmektir.

İddet:

Ölüm İddeti: Kocası ölen kadınların beklediği iddet süresidir. Hamile iseler, iddet süresi doğumla sona erer. Hamile değillerse, beklemeleri gereken süre dört ay on gündür.

Boşanma veya Fesih İddeti: Boşanmış veya nikahı feshedilmiş kadınların beklediği iddet süresidir. Hamile iseler, iddet süresi doğumla sona erer. Hamile değillerse ve normal olarak hayız görüyorlarsa, iddet süresi üç temizlik müddetidir.

İddet Nafakası:

İddet beklerken kadınların nafakaları belirli şartlar altında kocalarına aittir. Hanefi mezhebine göre, boşanma iddeti bekleyen kadının yiyecek, giyecek, ve mesken gibi ihtiyaçlarının giderilmesi boşayan kocasının sorumluluğundadır. Ancak, Mâlikî ve Şâfiî mezheplerine göre, boşanma iddeti bekleyen kadının hamile olması durumunda nafaka gerekmektedir, ancak hamile olmayan kadınlar için nafaka gereksizdir. Ölüm iddeti bekleyen kadınlar için ise genelde herhangi bir nafaka gerekmemektedir çünkü koca öldüğünde kişiliği sona erer ve bu tür yükümlülükleri yerine getirecek durumda olmaz.

Evliliğin sona ermesinin bu sonuçları, İslam hukukunda ve fıkıh literatüründe detaylı bir şekilde incelenmiş ve belirli hükümlere bağlanmıştır. Bu hükümler, evlilik ve aile hukukuyla ilgili önemli konular arasında yer alır ve toplumda düzenin sağlanması için önemlidir.

Cezîrî, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, 6/2266-2771.

TDV İslam Ansiklopedisi, İddet md.

Selam ve dua ile...

Editör: Ömer Faruk