"Onlar Kur’an’ı inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde üst üste kilitleri mi var?" - Muhammed suresi 24. ayet
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“En hayırlınız, Kur’ân-ı öğrenen ve öğreteninizdir.” (Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’ân, 15)
Muhammed Sûresi Hakkında
Hz. Muhammed (s.a.s.) sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 38 âyettir. İsmini, 2. âyette geçen Peygamberimiz (s.a.s.)’in مُحَمَّدٌ (Muhammed) adından alır. Ele aldığı esas mevzuun savaş olması, mü’minleri savaşa teşvik etmesi ve 20. âyetinde de savaş mânasındaki اَلْقِتَالُ (kıtâl) kelimesinin geçmesi sebebiyle bu sûreye “kıtâl” ismi de verilmiştir. Mushaf tertibine göre 47, nüzûl sırasına göre 95. sûredir.
TEFSİR:
22. âyette geçen اِنْ تَوَلَّيْتُمْ (in tevelleytüm) kelimesi iki farklı mânada kullanılır:
Birincisi; اَلتَّوَلّ۪ي (tevellî) kökünden dönmek, vazgeçmek, terk etmek: Buna göre âyet-i kerîme kalplerinde hastalık bulunan münafıklara hitap ederek şöyle der: “Siz Allah’ın indirdiği Kitab’ın hükümlerinden dönüp, cihattan yüzçevirip, Allah’a karşı nankörlük etmek, kan dökmek, yeryüzünde bozgunculuk yapmak ve akrabalık bağlarını koparmak mı istiyorsunuz? Allah’ın indirdiği hükümlere sırt çevirerek o cahiliye devrindeki gibi düşmanlık, huzursuzluk, güvensizlik günlerine geri dönmeyi mi umuyorsunuz? Aslında içinizde taşıdığınız düşünceler bu istikâmettedir. Fakat sizin böyle yapmanıza izin verilmeyecektir.”
İkincisi; الولاية (vilâyet) kökünden yönetmek, idareyi ele geçirmek: “Siz iş başına geçip yönetimi ele alırsanız yeryüzünde bozgunculuk yapmak, akrabalık bağlarını koparmak mı istiyorsunuz? Bunun için mi çalışıyorsunuz? Fırsatını bulsanız böyle yaparsınız; ama buna müsaade edilmeyecektir.”
İslâm aleyhinde böyle art niyetler taşıyanlar, Allah’ın rahmetinden uzaklaşacak, kulakları Kur’an’ı dinlemeye karşı sağır ve gözleri ilâhî hakikatleri görmeye karşı kör hâle getirilecektir. Böyle olunca da Kur’ân-ı Kerîm’i anlamaları ve onun âyetleri üzerinde tefekkür etmeleri imkânsız hale gelir. Çünkü onların ısrarla devam ettikleri menfi tavır ve davranışları kulaklarına ağırlık olur, gerçeği işitemezler. Basîretlerine perde olur, hakikatleri göremezler. Kalpleri üzerinde üst üste kilitler olur; gerçeği idrak edemezler. Halbuki Kur’an’ın mesajlarının kalbe ulaşabilmesi için bu kilitlerin açılması, kaldırılması ve kalbin fıtrî safiyetine döndürülmesi gerekir.
Peki, gerçeği anladıktan sonra Allah ve Peygamber’e bile bile sırt çevirenlerin hâli ne olacak: