Geçmişteki bilgeler, güzel sözleri kayıt altına alarak onları çoğaltmaya ve yeni bir perspektif kazandırmaya çalışmışlardır. Kimileri en güzel sözleri derleyip toplamış, böylece hem başkalarına hizmet etmişler hem de farklı bir bakış açısı sunmuşlardır.

Şu anda, bu güzel sözleri hem mevcut derlemelerden hem de yeni okumalardan elde etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu sözleri paylaşarak, sosyal medya gibi sanal platformlarda hızla yayılmasına katkıda bulunuyoruz.

Ancak, her güzel sözün ilk kez söylendiği bağlama özgü olduğunu ve bu bağlamda paylaşılmasının gerekli olduğunu unutmamalıyız. Ancak sözün kaderi zaten böyle değil midir?

Ben de bu konuda cesaret alarak, Şeyh Muhyiddin'in sözlerinden zaman zaman alıntılar yapacağım. Böylece onun doğru ifadesini korumaya ve sosyal medyada olası manipülasyonlara karşı kısmen engel olmaya çalışacağım.

Şeyh Muhyiddin'in eserlerinden ilki, Fütûhât-ı Mekkiyye'dir. Bu eser Ekrem Demirli tarafından tercüme edilmiş ve Litera Yayıncılık tarafından 2006-2012 yılları arasında 18 cilt halinde yayınlanmıştır.

İşte Şeyh Muhyiddin'den seçtiğim bazı sözler:

"Müminlerin seçkinlerinin takip ettiği Allah'a giden yol dört kısımdır: Dürtüler, çağrılar, ahlak ve hakikatler."

"Konuşan, öğrendiği şeyden haber verendir."

"Akıl, Hak'tan alır nefse verir, nefis akıldan alır ve ondan fiil meydana gelir."

"Hak ile kullar arasında inayetten başka bağıntı, hükümden başka sebep, ezelden başka vakit yoktur. Bunun dışında ise sadece körlük ve karıştırma vardır."

"Bazen gülme ve sevinme, kabul etme ve razı olmak anlamına gelir."

"İtaat öncedir, günah sonra."

"Topraktan olması nedeniyle Adem’e doğası gereği tevazu verilmiştir."

"Selam bir duadır."

"Hz. Peygamber, efendisinin dövdüğü bir cariyeye şöyle demiş: 'Allah nerededir?' Kadın göğü işaret etmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber, kadının işaretini kabul edip, sahibine şöyle demiştir: 'Onu azad et, çünkü mümindir.'"

"Hz. Peygamber: Ümmetim içinde sezgi sahipleri var ise, Ömer onlardan biridir."

"Niyet, toprağın bitirdiği şeyler için yağmur gibidir. Niyet zatı yönünden tek, konusu ise niyet edilen şey demektir."

"Öfke, kalbin karanlığıdır."

"Yaygı üzerine otur. Yayılmaktan sakın!"

"Genç, yaratıklara muamele ederken, imkanı ve kudreti ölçüsünde gücünü Hakkı razı edecek şekilde harcayan kimsedir."

"Sabır aydınlıktır. Tasa nefsin karanlığıdır."

"Adalet, alemin iyiliğinin kendisinde bulunduğu bir imkandır."

"Hareketi çok olan kimseye, her şeyin lüzumsuzu daha hızlı ulaşır."

"İnsan uyuduğunda, uyuduğu hale göre berzah alemine göçer."

"Düşünceler, beşincisi olmayan dört kısımdır: Rabbânî düşünce, melekî düşünce, nefsî düşünce ve şeytanî düşünce."

"Görüş ayrılığı, karşı tarafın görüşünü anlamamaktan ve lafızların anlamını araştırmamaktan kaynaklanır."

Şeyh Muhyiddin'in sözleri tematik başlıklar altında toplanabilseydi, onları daha anlamli bir şekilde sunabilirdik. Ancak onun ifadeleri çok yönlü ve yoğun olduğu için, her birini kendi bağlamı içinde değerlendirmek önemlidir. Onun sözleri, insanın iç dünyasını keşfetmeye yönelik derin öğretiler içerir.

Şeyh Muhyiddin'den İlham Veren Sözler

Bayram Gecelerinde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler Nelerdir? Bayram Gecelerinde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler Nelerdir?

İslam düşünce tarihinde önemli bir yere sahip olan Şeyh Muhyiddin, tefekkürünü doğrudan Kuran ve hadislerden almış bir düşünür olarak bilinir. Onun seçilmiş sözleri, İslam'ın metafizik boyutunu ve insanın Allah ile ilişkisini derinlemesine anlamamıza yardımcı olur.

Şeyh Muhyiddin'in sözleri arasında dikkat çeken bazı ifadeler şunlardır:

"Fenomenoloji, dünyanın ifşası olarak, kendi kendine dayanır ya da dahası, kendi kendini temellendirir." Husserl'in fenomenoloji anlayışıyla ilgili bu sözler, fenomenolojinin dünyanın anlamını açığa çıkarma amacında nasıl temel bir rol oynadığını vurgular.

"Tövbenin tanımı, bulunulan halde ezikliği terk etmek, kaçmış olana pişmanlık ve yüz çevirdiğine bir daha dönmemeye karar vermektir." Şeyh Muhyiddin'in, tövbenin gerçek anlamını açıklayan bu sözleri, manevi bir dönüşümün nasıl gerçekleşmesi gerektiğini ifade eder.

"İstidat, Allah’ın kalpte meydana gelmiş ipidir." İnsanın içsel potansiyelini açıklayan bu sözler, insanın Allah'a yakın olma kapasitesini vurgular.

"Ruhani güçler duyulara muhtaçtır. Duyular ise başkasına değil Allah’a muhtaçtır." Bu sözler, insanın manevi deneyimlerinin fiziksel algılara dayandığını ve bu deneyimlerin Allah'a olan bağlılığına işaret eder.

"Allah Tela, sana senden başka perde yaratmadı." Bu ifade, insanın Allah'a olan ilişkisinin kişisel ve içsel bir deneyim olduğunu belirtir.

Şeyh Muhyiddin'in sözleri, İslam düşüncesinin zenginliğini ve insanın manevi yolculuğunu anlamamıza yardımcı olan derin bilgiler sunar.

Nur metafiziği üzerine düşünen düşünürler ve mutasavvıflar, bu konuyu akıl nuru, ilim nuru ve irfan nuru olarak üçe ayırmışlardır. Şeyh Muhyiddin gibi büyüklerimiz, bu üç nuru şu şekilde açıklamışlardır:

İlk nuru, akıl nuru olarak ifade etmişlerdir. Bu akıl nuru, insanın akıl yoluyla elde ettiği bilgiyi temsil eder. İnsanın akıl yoluyla düşünerek, mantıklı bir şekilde gerçekleri anlaması bu akıl nuruyla ilişkilendirilir.

İkinci nuru, ilim nuru olarak adlandırmışlardır. İlim nuru, insanın bilgiyi açıklama ve ifade etme yeteneğini temsil eder. İnsan, sahip olduğu bilgiyi dil yoluyla ifade ederek başkalarına aktarır ve bu da ilim nuruyla ilişkilendirilir.

Üçüncü nuru ise marifet veya irfan nuru olarak anmışlardır. Marifet veya irfan nuru, insanın içsel bilgelik ve anlayışını temsil eder. İnsanın kalbiyle derinlemesine anlayışları ve manevi deneyimleri bu marifet nuruyla ilişkilendirilir.

Bu yorumlarını desteklemek için, Peygamber Efendimizin "Müminlerin ferasetinden çekinin, çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar" hadisine atıfta bulunmuşlardır. Yani, müminlerin içsel anlayışları ve ferasetleri, Allah'ın nuruyla aydınlanır.

Şeyh Muhyiddin, nur metafiziği konusunu sadece kavramsal bir düzeyde değil, aynı zamanda doğrudan bu nuru deneyimleyerek anlayan biri olarak öne çıkar. Onun eserlerinde bu konuya getirdiği farklı bakış açıları vardır.

Şeyh Muhyiddin'in sözlerine göre, şeyhin bakış ve söz gücü, Allah'ın kendisine verdiği bir bilme ve görme yetkisinden kaynaklanır. Bu nedenle, Şeyh Muhyiddin'in sözlerini anlamak için, bu ilahi bilme ve görme yetkisini dikkate almak önemlidir.

Şeyh Muhyiddin'in sözlerine geçmeden önce, bu ilahi bilme ve görme yetkisinin nereden geldiği sorusuna bir cevap bulmanın gerekliliği vurgulanmıştır. Yani, söyleyenin sözünü Allah'tan aldığını ve söylenenin de Allah'ın nuru olduğunu anlamak önemlidir.

Şeyh Muhyiddin'in sözleri şu şekildedir:

"Allah misalleri nasıl vereceğini bilir ve o misalleri sadece insanlara vereceğini bildirmiş, bize O’nun (Kendisi) için misal vermemizi yasaklamıştır. Allah bilir, biz bilmeyiz. Misal verirsek bakmalıyız! Allah o konuda insanlara bir misal vermiş ise, o misalin sınırında durmalıyız, çünkü Allah karşısında saygı ve edep bu demektir." (Fütûhât-ı Mekkiyye, 13:112)

"Yitirmek de bir korunma türüdür." (Fütûhât-ı Mekkiyye, 13:145)

"Hayal, hüküm veren ve kendisi de yaratılmış olsa bile hüküm altına girmeden tahakküm edendir." (Fütûhât-ı Mekkiyye, 13:155)

"Özlemin en güçlü hali, sevilenin yerinin görülme vaktidir." (Fütûhât-ı Mekkiyye, 13:245)

"İnsaf denilen şey şudur: Kime hakkını verirsen, ona insaf etmişsin demektir." (Fütûhât-ı Mekkiyye, 13:355)

Bu sözler, Şeyh Muhyiddin'in metafizik düşüncelerini ve ilahi bilgelik anlayışını yansıtır. Onun eserleri, içsel deneyimler ve manevi aydınlanma üzerine derinlemesine düşünceyi ve irfanı işlemektedir. Şeyh Muhyiddin'in sözleri, okuyuculara hem düşünce hem de maneviyat açısından derinlemesine bir anlayış sunar ve onları ilahi gerçekliğe daha yakından bağlar.

Şeyh Muhyiddin, bilgi ve düşünceye dair önemli uyarılarda bulunuyor ve okurlarını dikkatli olmaya, bilginin ve düşüncenin doğru kullanılmasına özen göstermeye çağırıyor. İşte bu uyarıları özetlemek gerekirse:

Bilgi ve Düşünceyi Kullanma: Şeyh Muhyiddin, bilgi ve düşüncenin doğru bir şekilde kullanılmasının önemini vurgular. Bilgi sahibi olan kişiler, bu bilgiyi yaymaları gerektiğini ancak aynı zamanda bilgiyi yanlış veya eksik şekilde aktarmamaları gerektiğini anlamalıdır.

Bilginin Kökeni ve Sahipliği: Şeyh Muhyiddin, bilginin kaynağını ve sahipliğini önemli bir konu olarak ele alır. Bilgi sahibi olan kişiler, bilginin kaynağını ve sahibini tanımalı ve bilginin doğru kullanılmasını sağlamalıdır.

Doğru Düşünce ve Akıl: Şeyh Muhyiddin, doğru düşüncenin ve akıl kullanımının önemini vurgular. Akıl, doğru bir şekilde kullanıldığında yanılmazdır ve insanların hakikatleri anlamalarına yardımcı olur.

Mecaz ve Hakikat: Şeyh Muhyiddin, Arapların sözlerinde mecazın bulunduğunu ve bu mecazin hakikati ifade ettiğini belirtir. Bu, anlamın doğru bir şekilde anlaşılması için dikkat edilmesi gereken bir noktadır.

Takva ve Bilgi: Şeyh Muhyiddin, takvanın bilgi edinme sürecinde önemli bir rol oynadığını belirtir. Takva, Allah'tan gelen ilimlerin gerçekleşmesini sağlar.

Düşünce Türleri: Şeyh Muhyiddin, düşünce türlerini farklı kategorilere ayırır, bu da insanların düşünce süreçlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur.

İlham ve Bilgi: Şeyh Muhyiddin, ilhamın her zaman doğru olmadığını ve insanların ilham aldıklarında dikkatli olmaları gerektiğini vurgular.

Duyuların Rolü: Şeyh Muhyiddin, insanın duyularının bilgi edinme sürecindeki rolünü açıklar ve duyuların sınırlılıklarını anlatır.

Fikir ve İrade: Şeyh Muhyiddin, insanın kendi fikirlerini ve iradesini takip etmeye ve bu güçlerin sınırlarını anlamaya çağırır.

Şeyh Muhyiddin'in bu uyarıları, bilgi, düşünce ve ilimle ilgilenen kişiler için önemli rehberlik sunar ve bu konuları daha derinlemesine anlamalarına yardımcı olabilir.