Letonya'nın kalbinde bulunan Riga, Baltık Denizi'nin kıyısında ve Daugava Nehri'nin sularına açılan bir kapıdır. Coğrafi konumuyla dikkat çeken bu şehir, kültür, siyaset, eğitim, finans, ticaret ve endüstri açısından da önemli bir merkezdir. UNESCO Kültür Mirası'na kabul edilen tarihi merkezi "Vecrīga", mimari açıdan sadece Viyana, Sankt-Peterburg ve Barselona gibi şehirlerle karşılaştırılabilecek nitelikteki Art Nouveau (Jugendstil) yapılarıyla ünlüdür.

Riga'nın kökenleri 12. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Alman ticaret gemilerinin Riga limanını ziyaret etmeye başlamasıyla, şehrin nüfusu ve önemi 12. yüzyılın sonlarında artmıştır. Şehir, tarih boyunca farklı egemenliklerin etkisi altında kalmıştır; Polonyalılar, İsveçliler ve Ruslar şehri yönetmiştir.

II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın işgaliyle Riga'da Stalag 350 adlı bir savaş esiri kampı kurulmuştur. Nazi işgali ve Sovyet savaş esirlerine karşı işlenen suçlar, şehirde büyük kayıplara yol açmıştır.

Riga, tarihi ve kültürel mirasıyla zengin bir şehirdir. Eski şehir merkezi olarak bilinen "Melngalvju nams" (Karakafalıların Evi), televizyon kulesi, Aziz Peter Katedrali, Riga Kalesi ve "Dannenšterna nams" (Dannestern Malikanesi) gibi önemli noktaları ziyaret etmek, şehri keşfetmek isteyenler için kaçırılmayacak fırsatlar sunmaktadır.