İslamî kaynaklarda geçen hadiste şöyle deniyor:
“Kişi vardır, namazını kılar ve bitirir; sevabının onda biri, dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri, altıda biri, beşte biri, dörtte biri, üçte biri veya yarısı yazılır.” (Ebû Dâvud, Salât 124)
Hadiste anlatılan, namazın yalnızca kılınmasının yeterli olmadığı; rükû, secde ve diğer rükünleri eksiksiz yapmak, huşu ile kılmak gibi şartların sevabı artırdığıdır.
Nitekim Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Hırsızlığın en kötüsü, namazından çalmaktır.” (Muvatta’, Kasru’s-salât 72)
Namazda dikkatin dağılması, rüku veya secdeyi tam yapmamak, huşusuzluk gibi durumlar sevabın azalmasına sebep olur. Bu nedenle namaz, hem zahiri hem de batıni şartlarıyla tam yapılmalıdır.
Zahiri şartlar arasında duruş, bakış, ellerin konumu ve dikkat; batıni şartlar ise, kalbin Allah’a yönelmesi, okunan ayet ve duaların anlamına odaklanması yer alır. Huşu, namazın tam ve eksiksiz sevap almanın temel anahtarıdır.