Faydalı Bilgiler

Müdessir Suresi’nden Sarsıcı Uyarı: Sizi cehenneme sürükleyen şey nedir? Biz Namaz Kılanlardan Değildik

Kur’an-ı Kerîm’in 74. sûresi olan Müdessir, insanın dünya hayatındaki tercihlerinin ebedî kaderini belirleyeceğini bildiriyor. 38–48. ayetlerde ise cennetliklerle cehennemlikler arasında geçen çarpıcı bir konuşma anlatılıyor: “Biz namaz kılanlardan değildik… Fakirleri doyurmazdık…”

Abone Ol

İnsanın dünyadaki her adımı, ahirette kendi kaderinin kefili olacak.
Müdessir Suresi’nin 38. ayetinden 48. ayetine kadar olan bölüm, insanın hür iradesiyle yaptığı tercihlerin ve amellerin, mahşer gününde onun lehine veya aleyhine nasıl bir karşılık bulacağını gözler önüne seriyor.

“Her bir fert, kazandıklarına karşılık Allah katında tutulan bir rehindir.”
(Müdessir, 38)

Bu ayet, insanın sorumluluğunu vurgulayan en çarpıcı ifadelerden biri. Kur’an, kimsenin başkasının günahını yüklenmeyeceğini, herkesin kendi amellerinin rehini olduğunu hatırlatıyor.

Ashâb-ı Yemîn ve Ashâb-ı Şimâl: İki Ayrı Son

Ayetlerin devamında “ashâb-ı yemîn” olarak tanımlanan, amel defterleri sağdan verilen bahtiyar kimseler anlatılıyor. Bu kişiler, dünyada Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürmüş, imanla, ibadetle ve ahlâkla dolu bir ömür geçirmiş insanlardır.
Onlar, “nimet dolu cennetlerde” bulunacak, geçmişte dünyada kalan inkârcı suçlular hakkında birbirlerine sorular yönelteceklerdir.

“Nedir sizi şu Sekar’a sürükleyen?”
(Müdessir, 42)

Bu soru, Kur’an’daki en etkileyici diyaloglardan biridir. Cennetliklerin merakıyla cehennemliklere yönelttiği bu soruya verilen cevaplar, insanın kurtuluş ve helak sebeplerini açıkça gösterir:

  • “Biz namaz kılanlardan değildik.”

  • “Fakirleri, yoksulları doyurmazdık.”

  • “Boş şeylere dalanlarla birlikte biz de daldık.”

  • “Hesap gününü yalanlardık.”

Ve ardından gelen acı sonuç:

“Böyle gaflet içinde yaşayıp giderken ölüm gerçeği gelip çattı. Artık şefaat edenlerin şefaati onlara fayda vermeyecektir.”
(Müdessir, 47–48)

Her Ruh Kendi Kazancına Bağlıdır

Tefsirlerde, bu ayetlerin insanın tam bağımsız iradesine ve bireysel sorumluluğuna vurgu yaptığı belirtilir. Prof. Dr. Ömer Çelik’in değerlendirmesine göre, her insan dünyada kendi yolunu seçmekte özgür bırakılmıştır; ancak kıyamet günü o seçimin rehini olacaktır.
İman ve salih amel, insanı cennetle müjdelerken; inkâr, gaflet ve isyan cehennem azabına sürükler.

Namaz, Merhamet ve Hesap Bilinci: Kurtuluşun Üç Temeli

Müdessir Suresi’nde cehennemliklerin kendi dilleriyle itiraf ettikleri dört neden, aslında insanın dünya imtihanının özünü teşkil eder:

  1. Namazı terk etmek: Allah’a kulluğun temelini inkâr etmektir.

  2. Fakiri doyurmamak: Merhameti ve sosyal adaleti reddetmektir.

  3. Boş işlerle oyalanmak: Hayatı gafletle tüketmektir.

  4. Ahireti yalanlamak: Hesap gününe hazırlıksız yaşamaktır.

Bu dört vasıf, hem bireysel hem de toplumsal çöküşün habercisidir.

Şefaatin Fayda Vermeyeceği Bir Gün

Son ayette bildirildiği gibi, bu hâlde ölen kimselere artık hiçbir şefaatçinin şefaati fayda vermeyecektir. Çünkü şefaat, Allah’ın izniyle ancak iman ehline yöneliktir. İnkâr içinde ölen bir kimse için ilahî rahmet kapısı kapanır.

Son Mesaj: Her Nefis Kendi Rehinesi

Müdessir Suresi’nin bu ayetleri, insanı sarsan bir uyarı niteliğindedir:
İman olmadan yapılan hiçbir amel, ceza gününde kurtuluş sağlamaz.
Namazı terk etmek, yoksula sırt çevirmek ve ahireti unutarak yaşamak, insanı Sekar denilen azaba götürür.
Ancak imanla, ibadetle ve merhametle yoğrulmuş bir hayat, ebedî kurtuluşun kapısını aralar.