Son günlerde, "seçim sonuçları"na benzetilen bir durum yaşanıyor: Vazoyu düşürme! Evet, bir vazoyu düşürmek, onu bir daha onarılmaz hale getirmek gibidir. İkinci bir şansa layık olmak zordur çünkü güveni sarsılmıştır.

Yıllar boyu Atatürk'ün mirası olarak korunan vazo, bir kırık parça gibi eller arasında dolaşıyor. Peki, kim düşürdü? Kim tutamadı? Neden düştü? Çünkü vazoya değer verilmemiş, ihmalkâr ellerde kalmıştı. İşte o zaman FETÖ sızmış, ardından "ulusalcılık" ve Kemalizm gelmiş, vazoyu sallamış ve rengini değiştirmişti.

Sonra yalakalar ve troller, vazonun kırık parçalarını ele geçirdi ve onlara sahte "hikmetler" yükledi. Yoksullar terbiye edilirken, dindarlar sembolik anlamlar yükledi. Faiz ve ırkçılık, vazonun içine zehir saçtı.

Ve nihayetinde, vazonun son darbesi Gazze'den geldi ve paramparça oldu. Şimdi toparlamak zor, hatta imkânsız. Ancak düşen parçaları toplamaya çalışıyorlar. Düşürenler yakında "zaten eskimişti" diyecekler ve yeni vazolar edinecekler.

Bu nedenle, herkes kırık ve onarılmaz bir vazonun planlarını ve programlarını yaparken dikkatli olmalıdır. Özellikle, son günlerde Gazze için protesto gösterilerine katılan gençlere yönelik yapılan suçlamalar, kırık vazonun üzerinde tepinmek gibidir.

İçimiz acıyor, ama umutsuzluğa kapılmamalıyız. Ancak değişim için adım atmamız gerekiyor.

Mehmet Gülsever
Vazoyu Kim Düşürdü?