Evliliği teşvik etmiş, nikâhı kolaylaştırmış ve İslam öncesi dönemde yaygın olan, meşruiyeti bulunmayan evlilik biçimlerini ortadan kaldırmıştır. Gayrimeşru birliktelikler yasaklanmış, bu ilkelere uymayanlar için hukuki yaptırımlar belirlenmiştir.
İslam’dan önce kadın, çoğu zaman ancak çocuk dünyaya getirdikten sonra aileden sayılırken; Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde kadın, nikâh yoluyla doğrudan aileye dahil edilmiştir. Anne ve babanın çocuk üzerindeki hak ve sorumlulukları açık biçimde tanımlanmış, aynı şekilde çocukların da anne-babaya karşı görevleri belirlenmiştir.
İslam’ın ilk yıllarında örfün etkisiyle bir süre devam eden evlatlık uygulaması, Medine döneminde indirilen Ahzâb Sûresi’nin ilgili ayetleriyle kaldırılmıştır. Bu ayetlerde evlatlıkların öz evlat gibi kabul edilemeyeceği bildirilmiş, onların gerçek babalarına nispet edilmesi emredilmiştir. Bununla birlikte kimsesiz çocukların korunması ihmal edilmemiş; yetimlerin bakım ve gözetimi hem devlete hem de akrabalara sorumluluk olarak yüklenmiştir. Böylece aile yapısının bozulmaması ve toplumun korunması hedeflenmiştir. Ayrıca evlatlık ilişkisinin evlilik için engel teşkil etmesi uygulamasına da son verilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde kadın, aile içinde bağımsız bir kişilik olarak kabul edilmiş; ekonomik yönden de kendi haklarına sahip olmuştur. Kadın, erkeğin mülkü ya da bir nesnesi olarak görülmemiş; hak ve sorumluluklar bakımından insan onuruna yakışır bir konuma yerleştirilmiştir. Erkek aile reisi olmakla birlikte, kadına karşı mutlak bir otorite sahibi değildir. Kadına miras hakkı tanınmış, kocanın eşini haklarından mahrum bırakması engellenmiştir.
İslam öncesi dönemde sınırsız evlilik anlayışı yaygınken, İslam aileyi esasen tek evlilik üzerine bina etmiş; ancak belirli sosyal şartlarda, adalet şartına bağlı kalmak kaydıyla, erkeğin en fazla dört kadınla evlenmesine izin vermiştir. Bu durum bir zorunluluk veya emir değil, istisnai bir ruhsat olarak değerlendirilmiştir. Nitekim Nisâ Sûresi’nin 3. ayetinde, eşler arasında adaletin sağlanamayacağından endişe edilmesi halinde tek eşle yetinilmesi emredilerek monogami teşvik edilmiştir.
Nikâh, tek taraflı bir irade beyanı değil; karşılıklı rıza ile gerçekleşen bir sözleşme olarak kabul edilmiştir. Aile kurumu sevgi, şefkat ve merhamet temelleri üzerine inşa edilmiştir. Çocukların çeşitli gerekçelerle öldürülmesi kesin olarak yasaklanmış; özellikle kız çocuklarına değer verilmiş ve onları diri diri toprağa gömme geleneği şiddetle reddedilmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’de eşler arasındaki ilişkilerden anne-baba ve çocuk haklarına, akrabalık bağlarından toplumsal sorumluluklara kadar aileyi koruyan pek çok ilke yer almış; böylece Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde aile, ahlaki ve hukuki yönleriyle güvence altına alınmıştır.
KAYNAKÇA:
22. Ahzâb Sûresi 4.
23. Ahzâb Sûresi 5.
24. Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 728.
Kaynak: Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı - Prof. Dr. İbrahim Sarıçam