Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’nin garantörlüğünde 9 Ekim 2025 tarihinde imzalanan Şarm El-Şeyh Ateşkes Anlaşması’na tam olarak riayet ettiklerini açıkladı. Hareket, buna karşın işgalci İsrail’in anlaşmanın tüm hükümlerini sistematik biçimde ihlal ettiğini belirtti.
HAMAS tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Hareketimiz, anlaşmanın tüm maddelerini eksiksiz, dürüst ve sadakatle uygulamıştır. Hiçbir arabulucu veya garantör ülke, HAMAS’ın anlaşmayı ihlal ettiğine dair herhangi bir kanıt sunmamıştır” ifadeleri yer aldı.
Hareket, anlaşmayı Gazze halkının acılarını hafifletmek, güvenliği sağlamak ve istikrarı tesis etmek amacıyla “özüne ve ruhuna uygun şekilde” uyguladıklarını vurguladı.
Ancak HAMAS’a göre işgalci rejim, ateşkesin ilk gününden itibaren kasıtlı olarak anlaşmayı baltaladı, sivilleri hedef aldı ve insani yükümlülükleri yerine getirmedi. Hareket, ihlalleri belgeleyerek arabuluculara sunduklarını da bildirdi.
Birinci ihlal: Sivillerin hedef alınması
HAMAS açıklamasına göre, işgalci güçler ateşkesin yürürlüğe girdiği günden bu yana sivilleri kasıtlı biçimde hedef aldı. Hareket serbest bölgelerde yaşayan sivillerin üzerine ateş açıldığını, bu saldırılar sonucunda 46 Filistinlinin şehit olduğunu, 132 kişinin yaralandığını bildirdi.
Şehitlerin ve yaralıların yarısının çocuk, kadın ve yaşlılardan oluştuğu vurgulandı. En trajik örneklerden biri olarak, Ebu Şaban ailesinin tamamının –yedi çocuk ve iki kadından oluşan dokuz kişi– öldürüldüğü belirtildi.
HAMAS, bu saldırıların “terörizm politikasının bir devamı” olduğunu ve ateşkes anlaşmasını sabote etme girişimi anlamına geldiğini ifade etti.
İkinci ihlal: ‘Sarı Hat’ın ihlali
Anlaşmaya göre, işgal güçleri Gazze Şeridi’nin güney, doğu ve kuzeyinde belirlenen geçici geri çekilme hattı olan ‘Sarı Hat’ sınırını korumakla yükümlüydü. Ancak HAMAS, İsrail ordusunun bu hattı ihlal ederek 600 ila 1500 metre arasında değişen alanlara ateş kontrolü uygulamayı sürdürdüğünü açıkladı.
İşgalci güçler; topçu ateşi, dört pervaneli helikopterler ve gözetleme araçlarıyla bölgeyi sürekli taciz ediyor, sivillerin evlerine dönmesini engelliyor.
Açıklamada, “Yaklaşık 45 kilometrekarelik bir alan hedef alınmış ve bu durum geçici geri çekilme hattının açıkça ihlali anlamına gelmektedir” denildi.
Üçüncü ihlal: İnsani yardımların engellenmesi
HAMAS, işgal rejiminin anlaşmanın en önemli unsurlarından biri olan insani yardım protokolünü de ihlal ettiğini belirtti.
19 Ocak 2025 tarihli mutabakat, Gazze’ye büyük miktarda gıda ve yakıt girişini zorunlu kılıyordu. Ancak işgalci güçler, temel gıda maddelerinin girişini sistematik biçimde engelledi.
Açıklamada şu örnekler yer aldı:
-
Et, yumurta, tavuk ve canlı hayvan gibi birçok temel gıdanın geçişine izin verilmedi.
-
Gazze’ye 9 gün boyunca yalnızca 3 gaz kamyonu ve 29 akaryakıt kamyonu sokulabildi. Oysa anlaşma günlük 50 kamyon öngörüyordu; bu da mutabık kalınan miktarın yalnızca %7,1’i anlamına geliyor.
-
Ürdün’den gelen yardımların geçişini sağlayan Zikim Kapısı tamamen kapatıldı.
-
Tarım üretimi için gerekli olan tohum, hayvan yemi, gübre ve güneş panelleri gibi ekipmanların girişine izin verilmedi.
HAMAS’a göre, bu uygulamalar halkı açlıkla cezalandırma ve ateşkesin insani boyutunu yok sayma anlamı taşıyor.
Dördüncü ihlal: Altyapı onarımlarının engellenmesi
Anlaşma, Gazze’nin yeniden inşası kapsamında enerji santrallerinin çalıştırılması, hastanelerin onarımı ve altyapının iyileştirilmesini öngörüyordu.
Ancak işgal rejimi; ambulans araçları, tıbbi ekipman, iletişim ve su şebekesi malzemeleri gibi kritik ekipmanların girişine izin vermedi.
HAMAS, ayrıca bankalardaki nakit akışının kısıtlandığını ve eskiyen banknotların yenilenmediğini belirtti.
Buna ek olarak, inşaat malzemeleri, kamu fırınları ve hastanelerin yeniden inşası için gerekli ekipmanların engellendiği bildirildi.
Beşinci ihlal: Esirlerin durumu ve ihlaller
HAMAS, işgal yönetiminin kadın ve çocuk esirlerin serbest bırakılmasını sürekli ertelediğini ve bu konuda “uzlaşmaz bir tavır” sergilediğini belirtti.
Ayrıca, İsrail yönetimi, anlaşma gereği paylaşması gereken esir ve şehit listelerini hâlâ teslim etmedi.
Serbest bırakılan tutukluların aileleriyle görüşmek üzere Batı Şeria’dan çıkmalarına izin verilmediği, hapishanelerde kalanların ise dayak, aşağılanma ve aç bırakma gibi işkencelere maruz kaldığı ifade edildi.
HAMAS, Kızılhaç’a teslim edilene kadar birçok esirin kötü muameleye uğradığını belgelediklerini duyurdu.
Altıncı ihlal: Şehit naaşlarına yapılan kötü muamele
HAMAS’ın açıklamasında en dikkat çeken bölümlerden biri, işgal güçlerinin şehitlerin cenazelerine yönelik insanlık dışı uygulamaları oldu.
Hareket, teslim alınan 150 cenazenin bazılarında ellerin kelepçeli, gözlerin bağlı olduğunu, bazılarında ise boğulma ve ezilme izlerine rastlandığını açıkladı.
Bu durumun, esirlerin öldürülerek infaz edildiğini gösterdiği vurgulandı.
Birçok cenazenin kimliği hâlâ belirlenemezken, HAMAS DNA tespiti için test cihazı ve enkaz altındaki şehitleri çıkarmak için ağır ekipman talebinde bulundu.
Hareket, “Bu olaylar açık bir savaş suçu ve insanlığa karşı suçtur” ifadelerini kullandı.
HAMAS’tan uluslararası topluma çağrı
HAMAS, açıklamasının sonunda arabulucu ülkeleri ve garantörleri göreve çağırdı. Hareket, “İşgalci rejimi, anlaşmanın hem ruhuna hem de hükümlerine uymaya zorlayın. Aksi hâlde ateşkesin çökmesinden tamamen İsrail sorumludur” ifadelerine yer verdi.
Hareket, uluslararası topluma, işgalin saldırgan politikalarını durdurmak ve anlaşmanın Gazze halkı için güvenlik ve istikrar sağlayacak şekilde uygulanmasını garanti altına almak üzere acil müdahale çağrısı yaptı.