Faydalı Bilgiler

“Ey Rabbim! Kavmim Bu Kur’ân’ı Terk Etti” Uyarısı: Peygamber’in Şikâyeti, Ümmetin İmtihanı

Kur’ân’dan uzak bir hayatın âhirette doğuracağı büyük pişmanlık, sadece geçmiş kavimlerin değil, bugünün Müslümanlarının da önüne açılmış bir uyarıdır. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, “Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’ân’ı terk etti” dediğinde, aslında ümmetine asırlar boyu yankılanacak bir sorumluluk hatırlatıyordu.

Abone Ol

Kur’ân, insanlığın rehberi, müminlerin hayat pusulasıdır. Ancak tarih boyunca birçok toplum, bu ilahî kelâmı hayatlarının merkezinden uzaklaştırarak, Allah’ın mesajını adeta sadece sesli bir metin hâline getirmiştir. Furkân Sûresi’nin 30. âyetinde Peygamber Efendimiz’in şu şikâyeti, bu gerçeği sarsıcı bir biçimde ortaya koyar:

“Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’ân’ı büsbütün terk etti.”
(Furkân, 25/30)

Bu âyet, sadece o dönemdeki inkârcılara değil, tüm çağların müminlerine yöneltilmiş bir ilahî ikazdır. Çünkü Kur’ân’ı terk etmek, yalnızca onu okumamak değil; anlamamak, yaşamamak, emirlerine sırt çevirmek ve onu hayatın merkezinden çıkarmaktır.


KUR’ÂN’I TERK ETMENİN MANEVÎ SONUÇLARI

Kur’ân istikâmetinde bir hayat yaşamak, her mü’minin asli vazifesidir. Aksi hâlde âhirette, Rahmet Peygamberi’nin şefaatini umarken O’nun bizden şikâyetçi olma ihtimali vardır. Osman Nûri Topbaş Hocaefendi bu konuda şöyle buyurur:

“Kur’ân, tilâvet edilmek, tefekkür edilmek ve tatbik edilmek için gönderilmiştir. Gazâlî Hazretleri’nin tâbiriyle; ‘Dil okumalı, akıl tefekkür etmeli, kalp ise hazmedip ders almalıdır.’

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Kur’ân’ı öğretmek için ashâb-ı suffe ile gecesini gündüzüne katmış, açlık zamanlarında dahi karnına taş bağlayıp onlara ders vermiştir. Ashab-ı Suffe’den Abdullah ibn Mes’ûd -radıyallâhu anh- bu hâli şöyle anlatır:

“Bize Allah Rasûlü’nden öyle hâller in’ikâs etti ki boğazımızdan geçen lokmaların zikrini duyuyorduk.”
(Buhârî, Menâkıb, 25)

Bu ifadeler, Kur’ân’la yaşanan derin manevî bağın bir göstergesidir. Bugün müminler olarak bu bağdan ne kadar uzağız? İşte Furkân Suresi’ndeki bu ilahî uyarı, bizleri bu soruyla yüzleştiriyor.


AHİRETTE PEYGAMBER’İN ŞİKÂYET EDECEĞİLER

Âhirette, Kur’ân’a yüz çevirenler büyük bir pişmanlıkla diyecekler ki:

“Keşke Allah’ın gönderdiği elçiye iman etseydik, keşke inanmayanları dost edinmeseydik…”

Ancak artık geri dönüş yoktur. Peygamber Efendimiz ise Rabbine şöyle arz edecektir:

“Rabbim! Kavmim bu Kur’ân’ı terk etti.”

Diyanet kaynaklarına göre, bu terk ediş sadece Kur’ân’ı okumamakla sınırlı değildir. Kur’ân’ı anlamamak, hayatına tatbik etmemek, hükümlerini küçümsemek veya onunla alay etmek de bu kapsamdadır.


KUR’ÂN’DAN UZAKLAŞMANIN ŞEKİLLERİ

  1. Tilâveti terk etmek: Kur’ân’ı hiç okumamak veya yılda birkaç kezle yetinmek.

  2. Tefekkürü terk etmek: Okunan âyetlerin anlamına hiç yönelmemek.

  3. Tatbiki terk etmek: Kur’ân’ın emir ve yasaklarını günlük hayata yansıtmamak.

  4. Tebliği terk etmek: Kur’ân’ı anlatmayı, yaymayı gereksiz görmek.

  5. Teslimiyeti terk etmek: Akıl ve nefsin arzularını Kur’ân ölçülerinin önüne koymak.


KUR’ÂN’IN ŞEFAATİ VE ŞİKÂYETİ

Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:

“Kim Kur’ân’ı öğrenir de mushafını asar, onu okumaz ve yüzüne bakmazsa, kıyâmet günü Kur’ân gelir, o kişinin yakasına yapışır ve:
‘–Ey Rabbim! Bu kulun beni terk etti. Aramızda sen hüküm ver!’ der.”
(Kurtubî, el-Câmi‘, XIII, 27-28)

Bu hadis, Kur’ân’ın kıyamet gününde bir şefaatçi olduğu kadar, aynı zamanda bir davacı olabileceğini de gösterir. Yani Kur’ân, insanı cennete taşıyabileceği gibi, ondan şikâyetçi de olabilir.


ALLAH’IN TESSELLİSİ VE MESAJI

Peygamber Efendimiz’in bu şikâyeti üzerine Allah Teâlâ, onu teselli ederek şöyle buyurur:

“Biz, her peygamber için günaha boğulmuş suçlulardan düşmanlar kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.”
(Furkân, 25/31)

Bu ayet, hem Hz. Peygamber’e hem de onun yolundan giden müminlere bir tesellidir. Her çağda Kur’ân’a düşman olanlar bulunacaktır. Ancak Allah, hakkı savunan kullarını daima destekleyecek ve onların gayretini boşa çıkarmayacaktır.


MESAJ: KUR’ÂN’LA DİRİLMEK

Bugün Furkân Suresi’nin 30. âyetini okurken, her mümin kendi vicdanına şu soruyu sormalıdır:

“Ben Kur’ân’la ne kadar yaşıyorum?”

Kur’ân, sadece mezarlıklarda okunan bir kitap değil; evleri, kalpleri, sokakları ve hayatı dirilten bir rehberdir. Onu okumak kadar anlamak, anlamak kadar yaşamak, yaşamak kadar da yaşatmak gerekir.

Çünkü Kur’ân’ı terk eden bir ümmet, Peygamberinin şikâyetine uğrar.
Kur’ân’ı yaşayan bir ümmet ise, Peygamberinin yüzünü güldürür.