Kıyamet Günü Bazı Müslümanlar Dağlar Kadar Günahlarla Gelir, Allah Da Onları Affeder...
Ebû Mûsâ el-Eş‘arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyamet günü Allah, her Müslümana bir Yahudi veya Hıristiyan verir ve bu senin cehennemden kurtuluş fidyendir buyurur.” (Müslim, Tevbe 49)
Müslim’in yine Ebû Mûsâ radıyallahu anh’den bir başka rivayetinde (Tevbe 51), Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet günü bazı Müslümanlar dağlar kadar günahlarla gelir, Allah da onları affeder.”
Hadisin Açıklaması: Bu hadiste, Müslümanların yerine bazı Yahudi veya Hıristiyanların cehennemden kurtuluş fidyesi olarak verileceği ifade edilmektedir. Ancak burada kâfirlerin, Müslümanların günahlarını yerine çekeceği şeklinde bir anlam çıkarılmamalıdır. Zira Allah, herkesin kendi günahını yüklenmesi gerektiğini bildirmiştir. Dolayısıyla bu ifade, kâfirlerin cehennemi doldurarak, cehennemden âzâd edilen Müslümanlar için bir çeşit kurtuluş fidyesi olarak anlaşılmalıdır.
Başka bir açıdan, kâfirlerin kötü bir yolu açtığı ve bazı Müslümanların da onları takip ederek günaha gireceği ifade edilmektedir. Ancak kâfirler, bu yolda Müslümanları yanılttıkları için ayrıca vebâl altında olacaklardır. Kıyamet günü Allah, günahkâr Müslümanları affederken, kâfirler ve gayr-i müslimler yanılttıkları Müslümanlar da affedilse bile kendi günahlarından dolayı cezâlandırılacaklardır.
Diğer bir rivayette ise, dağlar kadar günahlarla gelen bazı Müslümanların kıyamet günü Allah tarafından affedileceği ifade edilmektedir. Bu da gösteriyor ki Allah Teâlâ, kullarının günahları ne kadar çok olursa olsun, dilerse onları affedebilir.
Hadisten Öğrendiklerimiz:
- Allah Teâlâ, kullarının günahı ne kadar çok olursa olsun, dilerse onları bağışlar.
- Kıyamet günü Allah'ın affı ve bağışı sadece Müslümanlara yöneliktir.
- Yanılttıkları Müslümanlar kıyamette affedilmiş olsa bile, kâfirler ve gayr-i müslimler onları yanıltmalarının cezâsını çekeceklerdir.
- Günahın çokluğu ümitsizlik sebebi olmamalıdır.
Kaynak: Riyazüs Salihin