Makalede, halk arasında kullanılan bir deyim olan "daha iyisinin peşinde koşarken elindekini de kaybetmek" (Dimyat) sözüne atıfta bulunuldu. Bu deyime göre, eğer bir yol düşmelere neden olmuşsa ve sorunlara yol açmışsa, başka bir yol bulmak gerekmektedir.
Millet İttifakı'nın seçim stratejisinin HÜDA PAR üzerine odaklandığı belirtiliyor. Ancak 14 Mayıs'taki seçimlerde yaşanan hezimet sonrasında, bu tür zehirli, ötekileştirici ve kamplaştırıcı dilin sona ereceği umuluyordu. Ancak halk, tüm yalanlara ve basitliklere rağmen HÜDA PAR'ı desteklemeye devam etti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan etrafında kenetlendi.
Makalede, eğer yeni bir yol bulunamıyorsa, farklı bir strateji denemek gerektiği vurgulanıyor. Ancak CHP'nin bağnaz bir parti olarak nitelendirildiği ve kendini tekrarlayarak kısır bir döngüye girdiği ifade ediliyor.
Halkın CHP'nin gerici politikalarını, parti içi tacizleri, Kürt politikasının imha üzerine kurgulandığını ve dindarlara karşı tutumunu bildiği belirtiliyor. Bu nedenle, halk CHP'nin karşısına sandıklarda çıkarak tepki gösteriyor.
Makalede, CHP'nin dilini değiştirme ve halkı ikna etme yöntemlerini kullanmak yerine, karşı tarafı "şeytanlaştıran" basit bir üslup kullanmasının ciddi bir alıcısı olmadığı ifade ediliyor. Eğer böyle bir alıcı olsaydı, CHP'nin benzediği Zafer Partisi'nin sandıkları patlatacağına vurgu yapılıyor.
Sonuç olarak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sürdürdüğü seçim stratejisinin eleştirildiği makalede, önümüzdeki dönemde neler olacağına dair belirsizlik olduğu ve CHP'nin seçimlerde ne sonuçlar elde edeceğinin bilinmediği ifade ediliyor.
İşte Yazının Tamamı
Bay Kemal Dimyat’a pirince giderken…
CHP genel müdürü pardon başkanı kemal Kılıçdaroğlu bugün yayınladığı videoda her şey değişse de değişmeyen tek şeyin CHP ve CHP’nin algısal seçim stratejisi olduğunu gösterdi.
Mustafa Karakaş/Doğruhaber
Halk arasında kullanılır.
“........ bir defa düştüğü yolu ikinci kez kullanmaz.” Diye.
Çünkü düşmüşse o yol problemlidir. Zemini bozuktur.
O halde başka bir yol bulmak gerekir.
Millet İttifakı 3 ay boyunca tüm seçim stratejisini HÜDA PAR üzerine kurgulamıştı.
14 Mayıs’ta sandıkta hezimet yaşanınca herkes bu zehirli, ötekileştirici, kamplaştırıcı dilin sona ereceğini bekledi.
Çünkü tüm yalan ve iftiralara rağmen, basitliklere rağmen halk HÜDA PAR’dan dolayı bırak Erdoğan’dan uzaklaşmayı, onun etrafında kenetlenmişti.
Sorosçu/Bidenci ittifak mecliste darmaduman olmuştu.
Öyle ya bir yol bulamıyorsan yeni bir yol denemen gerekir.
Menzile (sonuca) varmadığı kesin olan bir yöntemi tekrar tekrar kullanmak mantığın alabileceği bir şey değildi.
Eğer Sorosçu Millet ittifakının ana motoru CHP olmasaydı belki de yeni bir strateji ile yeni bir yol girişimi denenebilirdi. Ama söz konusu CHP olunca akla ilk gelen şey bağnazlıktır.
Kendini tekrarlamak ve kısır döngüdür.
Aynı kısır döngüden farklı bir sonuç bekliyor Kemal Bey.
Ama boşuna halk CHP’nin gerici politikalarını bildiği için, kadın mevzusunda parti içi tacizleri bildiği için, Kürt politikasını imha üzerine kurguladığını bildiği için, dindarlara karşı “köprüyü geçene kadar saygılı!” olduğunu bildiği için sandıkları tabiri caiz ise onların başına geçiriyor.
Peki akıllanırlar mı?
Hayır. Çünkü yobazlar. Yobazlık statik/donuk akıldır. Beyin hücrelerinin çoğalamaması meselesidir.
Seçim sürecinde bile dilini değiştirme ve halkı ikna etme yöntemi kullanacağına karşıdaki saydığını “şeytanlaştıran” basit usulün ve üslubun ciddi bir alıcısı olsaydı benzemeye çalıştığı Zafer Partisi sandıkları patlatırdı.
Kılıçdaroğlu patlak tekerlekle sürat denemesine kalkışıyor.
29 Mayıs’ta o aracı nereye yuvarlar bilemeyiz ama şoför mahallinde kendisi olmayacaktır.
Sıkı durun!
Dimyat’a pirince giden bay Kemal CHP müdürlüğünden de olacak