Kur'an'da, 'Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvânız ulaşır.' (Hac, 22/37) ayeti, ibadetlerin derin anlamını vurgular. Bu ayet, insanın dini görevlerini yerine getirmesinin asıl amacının, Allah'a yakınlığını artırmak ve takva sahibi olmak olduğunu öğretir. İbadetlerin Allah'a maddi bir armağan olarak sunulmadığını, ancak içtenlikle ve takva ile yapılan ibadetlerin gerçek değerinin Allah katında yüce olduğunu belirtir.

Hadis-i şerifte ise, 'İki umre, aralarında işlenen günahlara kefarettir. (Allah tarafından) kabul gören haccın karşılığı ise ancak cennettir.' (Buhârî, Umre, 1) buyurulmuştur. Bu hadis, umre ibadetinin arındırıcı gücünü vurgularken, kabul gören hac ibadetinin büyük mükafatının cennet olduğunu bildirir. İslam inancına göre, bu ibadetlerin Allah'ın rahmetinin bir ifadesi olduğu ve müminlere manevi zenginlik sağladığı öğretilir.

Bunun yanı sıra, ünlü İslam bilgini Sa'di-i Şirazi'nin sözü olan 'Hırslı kimseyi ya kanaat ya da mezar toprağı doyurur.' da, dünyevi hırsla mücadele etmenin önemini vurgular. İnsanın mal ve mülk hırsının, iç huzuru ve manevi zenginliği engelleyebileceğini hatırlatır. İslam'ın öğretileri, müminlere iç huzur ve ruhani zenginlik bulmaları için hırsla mücadele etmeleri gerektiğini öğütler.