İslam'ın çağrısına karşı her dönemde ortaya çıkan, çağımızın "Ebu Leheb"leri olarak adlandırabileceğimiz figürler, tarihsel boyutta ve iman-küfür çatışmasında hala etkili bir gerçeklik olarak varlıklarını sürdürmektedir. Bu figürler, tıpkı geçmiş dönemlerdeki Nemrutlar, Firavunlar, Ebu Cehiller gibi, İslam'ın kurtuluş çağrısına karşı durmaktadırlar. Günümüzde de İslam'ın çağrısına engel olmak, mücadele edenleri susturmak, baskı ve şiddet uygulamak, hatta işkence ve sürgün gibi yöntemlere başvurmak gibi taktikleri benimsemektedirler. Bu figürler, İslam'ı ve Müslümanları karalamak, itibarsızlaştırmak ve hatta "fitneci", "fesatçı", "radikal" gibi ifadelerle damgalamak suretiyle güçlerini pekiştirmeye çalışmaktadır.
Bu tarihsel ve ideolojik mücadele, aslında insanlık tarihinin temelinde yatan iktidar kavgasının bir yansımasıdır. İktidar arzusu ve gücün kontrolü, tüm dönemlerde insanlar arasında süregelen bir çatışma kaynağı olmuştur. İslam, bu mücadeleyi tevhid ve şirk arasındaki bir mücadele olarak açıklar. Bir başka deyişle, Allah'a kulluk edenler ile azgınlaşmış tagutlar arasındaki savaş, esasında egemenlik ve iktidar savaşıdır.
İnsanlık tarihindeki bu sürekli mücadele, toplumların nasıl yönetileceği, insanların ilişkileri ve yaşam tarzlarının nasıl şekilleneceği gibi temel meseleleri içerir. Din, ideoloji, siyaset ve güç arasındaki bu etkileşim, İslam'ın da temel öğretileri arasında yer alır.
Allah'a inanan insanlar, İslam'ın çağrısını takip ederek egemenlik mücadelesini sürdüreceklerdir. Allah, kullarına fitneden arınana kadar ve yeryüzünde sadece kendi egemenliği hakim olana kadar mücadele etmelerini emretmiştir. Allah, farklı dünya görüşleri, yaşam tarzları, ideolojiler ve iktidar yapısı arasındaki rekabeti, İslam'ı üstün kılmak için göndermiştir. İktidar sahipleri ve onların tagutları karanlığa götürürken, Allah iman edenlere ışık tutar.
Hz. Muhammed'in (as) zamanında, Ebu Leheb ve onun yandaşları, İslam'ın yükselişine karşı çıkmış ve sert bir mücadele yürütmüşlerdir. Bugünün "Ebu Leheb"leri de aynı şekilde İslam'ın ve Müslümanların karşısında durmaktadır. Ancak bugünkü mücadele daha karmaşıktır ve küresel boyuttadır. İslam'ın mesajını engellemek, Müslümanları susturmak ve İslam'ı sadece bireysel bir inanç olarak sınırlamak isteyen bu figürler, modern teknoloji ve medya araçlarıyla daha etkili bir şekilde hareket etmektedir.
Günümüzün "Ebu Leheb"leri, cahil modern iktidarların liderleri olarak ortaya çıkmışlardır. Bu liderler, İslam'ın hükümlerini kabul etmeyen, Allah'ın yasalarını yok sayan ve toplumu laik veya cahil yasalarla yönetmeye çalışan kişilerdir. İslam'ın toplumsal, ekonomik, hukuki ve siyasi yönlerini dışlamak, İslam'ı sadece ibadet alanıyla sınırlamak istemektedirler.
Bu figürler, geçmişin Ebu Leheb'lerinden daha tehlikeli ve zalimdir. Geçmişte Ebu Leheb'ler kız çocuklarını öldürmüşken, bugünkü figürler nesilleri hedef almaktadır. Terör ve şiddet araçlarıyla masum insanları acımasızca katletmekte, küresel zalimlerle işbirliği yaparak zulme göz yummaktadırlar.
Günümüzün "Ebu Leheb"leri, tüm dünyada İslam'ı ve Müslümanları hedef alan bir savaş yürütmektedirler. Mekke'nin Ebu Leheb'lerinin kullandığı savaş hukuku kavramından daha da öteye gitmektedirler. İslam'a ve Müslümanlara karşı saldırgan bir tutum benimsemekte, insan hakları ve insanlık değerlerini hiçe saymaktadırlar. Filistin, Suriye, Arakan, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Afganistan, Irak gibi bölgelerdeki zulümler, bu figürlerin pervasızlığının bir yansımasıdır.
Günümüzün "Ebu Leheb"leri, İslam'ı çağdışı olarak nitelendirmekte, onun çözüm sunamayacağını iddia etmektedirler. Ancak tıpkı geçmişin Ebu Leheb'leri gibi, bu figürler de gerçekleri görmemekte ve kendi hevalarında uydurdukları ideolojileri İslam ile sentezlemeye çalışmaktadırlar. İslam'ı demokrasiyle, laiklikle veya diğer ideolojilerle uyumlu hale getirmeye çabalamaktadırlar.
Günümüzün "Ebu Leheb"leri, tıpkı Mekke'nin Ebu Leheb'leri gibi, kendi hevalarına uyan inançları ve ideolojileri savunmaktadırlar. İslam'ın tevhid inancına karşıdırlar, çünkü bu inanç onların hevalarına ters düşmektedir. İslam'ın temel ilkelerini saptırarak, insanları yanlış yönlendirmeye çalışmaktadırlar.
İslam'ın çağrısı, tarih boyunca olduğu gibi bugün de etkisini sürdürmektedir. Çağın "Ebu Leheb"leri ne kadar çaba sarfederse sarf etsin, İslam'ın mesajı ve inananların kararlılığı engellenemeyecektir. İslam, tüm bu zorluklara rağmen ayakta kalacak ve gerçekleri her zaman açığa çıkaracaktır.