Gazze’de hakikatin kalemi sustu… İşgalci İsrail, Şifa Hastanesi’ndeki gazetecilerin kaldığı çadırı hedef aldı. Saldırıda Al Jazeera muhabiri Enes Şerif, Musab Şerif, Muhammed Kurayka, Muhammed Nufel ve İbrahim Zaher şehit oldu. Şerif’in şehadetinden sonra ortaya çıkan vasiyeti, Filistin’i ve mazlum çocukları tüm dünyaya emanet eden duygulu satırlarla doluydu.
Enes Şerif’in Vasiyeti
“Bu benim vasiyetim ve son mesajımdır. Eğer bu sözlerim size ulaşırsa, bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve sesimi susturmayı başarmıştır. Öncelikle selamlar ve Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Allah biliyor ki, gözlerimi Cibaliya mülteci kampının sokaklarında ve mahallelerinde açtığımdan beri, halkımın desteği ve sesi olmak için tüm gücümle ve çabamla çalıştım. Umudum, Allah’ın ömrümü uzatması ve ailem ve sevdiklerimle birlikte işgal altındaki memleketimiz Askalan’a, “Mujdal”a dönmemdi. Ancak Allah’ın iradesi daha üstündü ve hükmü geçerliydi.
Acıyı tüm ayrıntılarıyla yaşadım, defalarca acı ve kayıp tattım. Yine de gerçeği olduğu gibi, tahrif etmeden ve çarpıtmadan aktarmaktan bir gün bile vazgeçmedim. Umarım Allah, sessiz kalanları, bizi öldürmeyi kabul edenleri, nefesimizi kesenleri, çocuklarımızın ve kadınlarımızın parçalanmış bedenlerini kalplerinde hissetmeyenleri ve bir buçuk yıldan fazla bir süredir halkımızın maruz kaldığı katliamı durdurmayanları şahitlik eder.
Size Filistin’i emanet ediyorum, Müslümanların tacının mücevheri, bu dünyadaki her özgür insanın kalbinin atışı.
Onun halkını, küçük, mazlum çocuklarını size emanet ediyorum. Onlar, hayaller kurup güven ve huzur içinde yaşayacak kadar yaşayamadılar.
Onların tertemiz bedenleri, binlerce tonluk İsrail bombaları ve füzeleriyle ezildi, parçalandı ve parçaları duvarlara saçıldı.
Sizi, kısıtlamaların sizi susturmasına ve sınırların sizi durdurmasına izin vermemeye, ülkeyi ve halkı özgürleştirmek için cesur olmaya, işgal altındaki ülkemize onur ve özgürlüğün güneşi doğana kadar devam etmeye davet ediyorum.
Size ailemi emanet ediyorum. Gözbebeğim, sevgili kızım Şam’ı emanet ediyorum, günler bana onu hayal ettiğim gibi büyürken görme şansı vermedi.
Sevgili oğlum Salah’ı size emanet ediyorum. Onun büyüyüp benim yükümü hafifletip görevimi tamamlayana kadar ona yardım ve destek olmak isterdim.
Sevgili annemi size emanet ediyorum. Onun dualarının bereketiyle bugünkü konumuma ulaştım. Duaları benim kalemdi, ışığı yolumdu. Allah’tan onun kalbini sabırla donatmasını ve ona en güzel şekilde karşılık vermesini diliyorum.
Ayrıca, savaşın bizi günlerce, aylarca ayırdığı, ama sözünü tutan, eğilmeyen zeytin ağacı gibi sabırlı, metanetli, yokluğumda emaneti tüm gücü ve inancıyla taşıyan hayat arkadaşım, sevgili eşim Salah Bayan’ı da size emanet ediyorum.
Onlara destek olmanızı ve Allah’tan sonra onların dayanağı olmanızı vasiyet ediyorum.
Eğer ölürsem, ilkelerime sadık kalarak öleceğim ve Allah’a, O’nun hükmünden razı olduğumu, O’nunla buluşacağıma inandığımı ve Allah’ın yanında olanın daha iyi ve daha kalıcı olduğunu kesin olarak bildiğimi şahitlik ederim.
Allah’ım, beni şehitler arasında kabul et, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla, kanımı halkımın ve ailemin özgürlük yolunu aydınlatan bir ışık yap.
Eksikliklerimi bağışlayın ve merhamet dileyin, çünkü ben antlaşmaya sadık kaldım, değişmedim ve sapmadım.
Gazze’yi unutmayın…
Beni affetmeniz ve kabul etmeniz için dualarınızı eksik etmeyin.
Enes Şerif | 06.04.2025