Filistin

Gazze İçin Ne Yapabiliriz? Selahaddinler Yetiştirme Vakti

Bugün Gazze'de oluk oluk dökülen kanın önünde elimiz kolumuz bağlı gibi görünsek de, yapabileceğimiz çok şey var. Çünkü gerçek mücadele silahla değil, zihinlerde ve kalplerde veriliyor.

Abone Ol

HABER MERKEZİ - Gazze’de her gün işlenen zulüm, sadece bombalarla değil, yıllardır süren sistematik bir zihniyet savaşının ürünüdür.

İsrail, çocuklarını daha küçük yaşlardan itibaren İslam’a düşmanlıkla büyütüyor, topraklarına sahip çıkma şuurunu adeta damarlarına işliyor.

Bir çocuğa hayalini sorduğunuzda "Hepsini öldüreceğiz, Filistin bizim toprağımız" diyebilecek hale getiriliyorlar.

Çünkü onların eğitim sisteminde din ve dava şuuru temel bir yer tutuyor.

İnandıkları hedef uğruna gece gündüz çalışıyorlar, hiçbir anı boş geçirmiyorlar.

Biz ise çocuklarımıza çoğu zaman din eğitimini ve ümmet bilincini ikinci plana atıyor, gündelik hayatın koşuşturmasına kurban ediyoruz.

Halbuki zaferler sadece askerle değil, bilinçli ve şuurlu nesillerle kazanılır.

Eğer bugün bilinçli bir nesil yetiştirirsek, yarın bu ümmetten yeni Selahaddin Eyyubiler çıkacaktır.

Eğer dava bilinciyle yaşarsak, Gazze için de Kudüs için de gerçek zaferin yolunu hazırlamış olacağız.

Peki bugün Gazze için ne yapabiliriz?

Bilinçli nesiller yetiştirelim: Çocuklarımıza İslam sevgisini, ümmet bilincini ve adalet duygusunu küçük yaşlardan itibaren aşılayalım.

Davamızı sürekli diri tutalım: Kudüs ve Gazze sevgisini sadece belirli günlerde değil, hayatın her anında canlı tutalım.

Boykot ve alternatifler üretelim: Sadece düşman ürünlerini boykot etmekle kalmayıp, kendi markalarımızı, teknolojilerimizi geliştirelim. Tıpkı Medine’de Müslümanların Yahudi pazar tekeline karşı kendi pazarlarını kurmaları gibi.

Sosyal medyayı etkili kullanalım:

Sosyal medya onların ellerinde.

Filistin’deki zulmü anlatan bir paylaşım yapıldığında hemen kaldırılıyor; ama onların yıkıp harap ettiği şehir görüntüleri sınırsızca dolaşıyor.

Neden? Çünkü bizi ümitsizliğe sürüklemek, bizi zayıf göstermek istiyorlar.

Ama biz karınca misali de olsa safımızı belli etmek zorundayız.

Her paylaşımımız, her cümlemiz zulmün karanlığına karşı bir ışık yakmaktır.

Birlik olalım: Mezhebi, siyasi veya kişisel ayrılıkları bir kenara bırakıp tek yürek olalım. Çünkü ümmetin gücü birliktedir.

Üretelim: Ekonomide, bilimde, sanayide, teknolojide güçlü olalım ki bağımsız bir ümmet olabilelim.

Tarihten ibret:

Medine’de Müslümanlar ilk geldiğinde dört büyük pazar Yahudilerin elindeydi.

Müslümanlar kendi pazarlarını kurarak hem ekonomik bağımsızlıklarını sağladılar hem de Yahudi tekelini kırdılar.

Bugün de aynısını yapmak zorundayız.

Eğer elimizdeki kuyuları, pazarları, kaynakları onların elinden almazsak, her zaman zayıf kalırız.

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

"Kim Rume Kuyusu'nu satın alıp Müslümanlara vakfederse, ona Cennet vacip olur."

(Buhârî, Menâkıb, 25)

Bu sadece bir kuyu meselesi değil; bağımsızlık ve ümmet dayanışması meselesidir.

Bugün de kendi kaynaklarımızı Müslümanlar için vakfetmek, ümmete hizmet etmek en büyük cihattır.

Ümidimiz büyük! Çünkü Rasulullah (s.a.v.) müjde veriyor:

"Kıyamet kopmadan önce Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Müslümanlar onlarla savaşacak; hatta bir Yahudi bir taşın veya ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç: 'Ey Müslüman! Ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür.' diyecek. Yalnız Garkad ağacı bunu söylemeyecek; çünkü o onların ağacıdır."

(Buhârî, Cihâd 94; Müslim, Fiten 82)

Ve Rabbimiz buyuruyor:

"Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman etmişseniz, üstün olan sizsiniz."

(Âl-i İmrân, 139)

Rabbimiz!

Bize Gazze’nin acısını kalbimize nakşedenlerden eyle.

Bize dava şuuru, ümmet sevgisi, sabır ve azim ver.

Bize bilinçli nesiller yetiştirmeyi nasip et.

Bize karınca misali de olsa safımızı belli edenlerden olmayı nasip et.

Zulmü görüp sessiz kalanlardan değil, hakkı haykıranlardan eyle bizi.

Şu mübarek topraklarda akan kanları rahmetine vesile kıl.

Bize zaferimizi yakın eyle, ümmeti birleştir ve bizleri izzetle destekle.

Âmin.

"Ve Allah’ın vaadi haktır. Şüphesiz zafer, sabredenlerindir."

(Bakara Suresi, 153