Susan kurtulur." sözü hadistir. (Tirmizî, Kıyamet, 50/2501; Darimi, Rikak, 5)
Tirmizi, bu hadisin sıhhat durumuyla ilgili olarak, “Bu hadis hasen sahih gariptir.” demiştir. (bk. a.y)
2- “Dilini koru.” (Rasulullah Muaz bin Cebel ile konuşurken bu sözü söyleyerek dilini işaret etmiştir.) Buhari, 2616
3- “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır konuşsun ya da sussun.” Buhari, Edeb, 31; Rikak, 23.
4- “Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir.” Buhârî, Îmân 4,
İnsanın dilini koruyup, kötü sözlerden sakındırması peygamber öğütlerindedir.
Şüphesiz ki, kemale ermiş kişi ancak hayrı konuşandır. Dil, insan gibidir.Eğer sen onu hak yolda kullanmazsan, o seni batıl (boş) işlerle uğraştırır.
Dilin hak ile uğraşmasına örnek olarak da; Zikir, dua, Kur’an okuma İyiliği emredip, kötülükten sakındırmak, ilim öğretmek, Allah’a davet etmek gibi fiilleri verebiliriz.
Dili; gıybet, yalan, laf taşıma, hak ve doğru olmayan şeyleri konuşma, ilimsizce Allah hakkında konuşmak gibi şeylerden korumak gerektir.
Neticede, dili kullanım şekline göre karşılığı vardır. Ya ceza ya ödül.
5- Rasulullah( sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Eğer kişi Allah rızasını gözeterek konuşursa Allah onun derecesini yükseltir.
Kul eğer Allah’ı öfkelendirecek şekilde konuşursa o cehenneme atılacaktır.” (Buhari)
Ağızdan çıkan her söz din günü ortaya çıkarılmak üzere gözetlenip, yazılıp, korunmaktadır.
Ağızdan çıkan söz hayır (iyi) ise sevap ile ödüllendirilir.
Ancak şer ve kötülük ise azap ve günahla cezalandırılır.
Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın. (Kaf Suresi, 19)
Akıllı müslüman dilini batıl ve kötü sözler söylemekten sakınan kimsedir. Söylediği kötü sözlerden din gününde pişman olmamak için dikkat eder. İnsanın yaptığı iyiliklerin başkasının mizanına gittiğini görmesi ne büyük bir hasaret ve kayıptır.
6- Rasulullah(sav) şöyle buyurmuştur:
“Müflis (iflas etmiş, batmış) kimdir bilir misiniz?”
‘Geçimini sağlaması için parası olmayan kişidir’ dediler.
“Ümmetimden müflis olan o kimsedir ki: Kıyamet günü namazı, orucu ve zekatı olduğu halde gelir. Ancak birine küfretmiş, diğerinin kanını dökmüş, bir diğerinin de malını yemiştir. Hasenatı, buna, öbürüne, diğerine dağıtılır.
Üzerindeki borçlar bitmeden hasenatı tükenmişse öbürlerinin günahlarından alınır, üzerine yüklenir ve böylece ateşe atılır.” Müslim
Konuşma sebebiyle ortaya çıkabilen birçok kötülük vardır. Yalan, gıybet, kötü söz, gösterişçilik, kendini temize çıkarma, gereksiz laflara dalma bunlardan bazılarıdır.
Bu ve benzeri kötülükleri işlemeyip susmak veya işleme tehlikesi olduğunda susmak, insanı dünya ve ahirette feci akıbetten kurtarır.
Bu hadisi bu şekilde, yani "Kötü şeyleri söylemeyip susan kurtulur." şeklinde anlamak gerekir. Zira doğruları anlatma, iyiliği emredip kötülükten menetme, gerektiğinde gerçeği söyleme dini vecibelerdendir.
Yerinde yapılan bir suskunluk, insana huzur verir, vakar bahşeder, kalbî derinlik kazandırır ve kurtuluşa erdirir.
Susmak ve tefekkür etmek, en fazla muhtaç olduğumuz hasletlerdir. İmanımızın kuvvet kazanması, amellerimizin istikâmet bulması ve hayatımızın huzura kavuşması, bu güzel vasıfları layıkıyla yaşamamıza bağlıdır. Zira tefekkür, insanı tahkiki imana erdirerek yaratılış maksadına yönlendirir.
Demek ki, kim gereksiz ve günah kazandıran sözlerden dillini korursa, her türlü sıkıntıdan ve günahtan kurtulur.
Şu hadis-i şerifi esas alırsak, susmanın nerede ve nasıl olması gerektiğini daha iyi anlamış oluruz:
“Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi mutlaka hayır söylesin veya sussun.” (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, İman, 17)