HABER MERKEZİ – Soruşturma, Türk Ceza Kanunu’nun 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun kapsamında yürütülüyor.
Ancak söz konusu kanun, yalnızca Furkan Bölükbaşı değil, yıllardır düşüncelerini açıklayan yüzlerce insan için bir yargılamaya, susturmaya ve fişlemeye dönüşmüş durumda. 1951 yılında kabul edilen ve günümüzde “eleştiri ile hakaret” arasındaki sınırı net bir şekilde ayırt edemeyen uygulamalarıyla tepki çeken yasa, ifade özgürlüğünü derinden sarsıyor.
Bugün Türkiye’de biri Mustafa Kemal'in fikirlerini ya da Cumhuriyetin kuruluş sürecini sorguladığında, sadece düşüncesini ifade etse bile mahkeme kapılarına sürüklenebiliyor. Tarihe, ideolojiye, sistemlere yönelik eleştiri, evrensel insan hakkı kabul edilirken; 5816 sayılı yasa, Türkiye’de bu hakkı adeta askıya alıyor.
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir’in 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’ hakkında Meclis’e teklif verdiğini duyurmuştu. Demir, “Bu kanunun uygulanmasında eleştiri ile hakaret arasındaki ayrım gözetilmiyor. İnsanlar sadece fikir beyan ettiği için yargılanıyor. Bu da çok ciddi mağduriyetlere yol açıyor” diyerek yasaya yönelik eleştirilerini dile getirmişti.
Nitekim bugüne kadar 5816 sayılı yasa gerekçe gösterilerek açılan davaların çoğu, hakaret içermeyen tarihsel değerlendirme, siyasi analiz ya da kişisel görüş paylaşımı gibi içeriklerden ibaretti. Bu da, Mustafa Kemal adına yürürlüğe giren bu yasanın, zamanla bir tabu dokunulmazlığına ve tek yönlü bir tarih anlatısına dönüşmesine neden oldu.