ABD donanması Orta Doğu’da güç gösterisini tırmandırıyor. ABD Donanması’ndan üst düzey bir yetkilinin açıklamasına göre, nükleer güçle çalışan ve ABD’nin en büyük uçak gemisi olan USS Gerald Ford, 24 Haziran’da Avrupa’ya doğru yola çıkacak. Bu hamleyle birlikte, Orta Doğu’ya yakın bölgede konuşlanan Amerikan uçak gemisi sayısı üçe yükselecek.
Bu gelişme, israil-İran geriliminin giderek savaşa dönüştüğü bir süreçte gerçekleşiyor. ABD’nin eski Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde İran’ın nükleer silaha çok yaklaştığını iddia ederek, “İran’a iki haftadan fazla sabretmem” demiş ve doğrudan müdahale seçeneğini açıkça dillendirmişti.
Üç Koldan Kuşatma: Bölgeye Yönelen Uçak Gemileri
USS Gerald Ford’un katılımıyla birlikte, ABD’nin bölgedeki deniz gücü ciddi şekilde artmış olacak. Zira bölgede halihazırda iki önemli uçak gemisi daha bulunuyor:
-
USS Carl Vinson, uzun süredir bölgedeki Amerikan askeri varlığının merkezinde yer alıyor ve zaman zaman Yemen’deki Ensarullah hedeflerine yönelik saldırılarda da kullanıldı.
-
USS Nimitz ise Güney Çin Denizi’nden ayrılarak Orta Doğu’ya yönlendirilmiş durumda.
Bu üç uçak gemisinin aynı anda bölgeye konuşlanması, yalnızca İran’a karşı değil, direniş eksenine karşı topyekûn bir baskı politikası olarak yorumlanıyor.
USS Gerald Ford: ABD’nin Yüzen Kalesi
2017 yılında aktif hizmete giren USS Gerald Ford, 100 bin tonluk devasa yapısıyla ABD donanmasının yeni nesil gözdesi. Yüzlerce savaş uçağını taşıyabilecek kapasitedeki bu uçak gemisi, nükleer enerjiyle çalışıyor ve uzun süreli operasyon kabiliyetine sahip.
Savaş uçakları, radar sistemleri, savunma füze sistemleri ve keşif teknolojileriyle donatılmış olan Gerald Ford, ABD’nin denizlerdeki gövde gösterisinin sembolü olarak görülüyor.
Tansiyon Daha da Yükselecek mi?
Gerald Ford’un bölgeye hareketi, yalnızca askeri değil, politik bir mesaj olarak da değerlendiriliyor. İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını tırmandırması, Yemen ve Suriye'deki ABD destekli operasyonlar, ve Trump’ın açık müdahale sinyalleri, Orta Doğu’nun yeni bir savaşa daha sürüklenebileceği yönünde kaygıları artırıyor.
Uluslararası gözlemciler, ABD'nin bu hamlesinin, İran’ı müzakereye zorlamak değil, köşeye sıkıştırmak anlamına geldiğini belirtiyor. Ancak böyle bir kuşatma, aynı zamanda bölgesel direniş hareketlerinin daha güçlü karşılıklar vermesine de yol açabilir.